Bir çay çiçeği: Deniz Poyraz

Deniz daha 10 yaşında olmasına rağmen evin tüm yükünü üstlenmiş, 8 kardeşine bakıyor, onları yıkıyor, giydiriyor, yemek yapıyor, evi temizliyor. Kardeşlerinin ihtiyaçlarını karşılıyor, hem annesinin hem babasının eksikliğini hissettirmemek için çabalıyor. Baba hapiste, anne ise evlatlarına bakmak için çalışmak zorundadır.

Fehime anne: “Babası Buca Cezaevi’ndeydi, o zaman Nurettin ile Selahattin heval de aynı cezaevindeydi. Görüşlere gidiyorduk. Deniz de görüşlere geliyordu. Deniz Kürtçeyi iyi bilmiyordu. Hevale Nurettin de ona niye anadilini bilmiyorsun demişti. Eve geldik Deniz nasıl ağladı. Gurur yaptı, kafaya taktı, çalıştı sonra çok güzel Kürtçe konuşmaya başladı.”

Deniz Poyraz’ın evindeyim. Evin her yeri Deniz…. Her baktığın yerde güzel gülümsemesiyle karşılaşıyorsun. Deniz’i daha yakından tanımak ve geride bıraktığı anılarını görmek, dinlemek için İzmir’deyiz. Çay çiçeğini çok seviyormuş, evin önü arkası çiçeklerle dolu. Hepsi Deniz’in çiçekleri, arkadaşları getirmiş.
Deniz, 9 çocuklu ailenin en büyüğü olarak 1 Ocak 1981 yılında İzmir’de dünyaya gelir. Bu güzel kadının ismi 25 yaşında hayatının baharındayken 6 Mayıs 1972 yılında idam edilen Deniz Gezmiş’ten gelir. Babası “ilk çocuğuma onun adını vereceğim” demiştir ve öyle de olmuştur. Deniz, daha yaşına girmeden yürümeye başlar, kimsenin bakmaya kıyamadığı kadar güzel bir çocuktur. İlkokula başladığında öğretmeni Deniz’i evlat edinmek bile ister, hatta çocuğu yoktur, o yüzden de aileden ciddi ciddi talepte de bulunur. İlkokul dördüncü sınıftayken babası tutuklanır, annesi çalışmak zorunda kaldığı için kardeşlerinin bakımını kendisi üstlenmek zorunda kalır. Daha 10 yaşındadır. Öğretmeni sık sık haber gönderir başarılıdır okula devam etsin der ancak Deniz, artık kendisi istemez, kardeşlerine bakmak onun önceliği olur.

10 yaşında tüm yükü omuzladı

Daha 10 yaşında olmasına rağmen evin tüm yükünü üstlenir, 8 kardeşine bakıyor, onları yıkıyor, giydiriyor, yemek yapıyor, evi temizliyor. Kardeşlerinin ihtiyaçlarını karşılıyor, hem annesinin hem babasının eksikliğini hissettirmemek için çabalıyor. Fehime anne o dönemde yaşananları şöyle anlatıyor: “10 yaşında kardeşlerine bakmaya başladı. Babası yakalandı, ben de işe gitmişim, iki köylümüz eve ziyarete gelmiş, bakmışlar Deniz’in önünde büyük bir tencere, sarma saracak. Deniz sen nasıl sarma yapacaksın demiş, o da Xaltike ben yapacağım demiş. Ben de yardım edeyim demiş Deniz de vallahi bırakmam ben kendim saracağım demiş. Gururuna yedirmemiş, yardım etmesine izin vermemiş, koca bir tencere sarmayı tek başına sarmış. Hala anlatır o köylümüz ‘Deniz nasıl sarma sardı ben çok şaşırdım’ diyor. ”

Nurettin ile Selahattin heval

Deniz gururlu ve yorgunluk nedir bilmeyenlerdendir. Onu tanıyan herkesin ortak söylediği şey bu oluyor: “Yorulmazdı.” Birçok Kürt çocuğu gibi o da cezaevi kapılarını aşındırarak büyür. Babası Buca Cezaevi’ndeyken 15 yaşındadır. O süreci Fehime anneden dinliyoruz: “Babası Buca Cezaevi’ndeydi, o zaman Nurettin ile Selahattin heval de aynı cezaevindeydi. Görüşlere gidiyorduk. Deniz de görüşlere geliyordu. Deniz Kürtçeyi çok iyi bilmiyordu. Hevale Nurettin de ona öğrenmen lazım, niye anadilini bilmiyorsun demişti. Deniz de ona sen niye bilmiyorsun demişti. O da ben Zazayım ben Zazaca biliyorum dedi. Sonra biz eve geldik Deniz nasıl ağladı. Gurur yaptı anne nasıl öğreneceğim dedi. O zaman her hafta cezaevine gidiyorduk. Sabah gidiyorduk akşama kadar kalıyorduk. Sonraki hafta Deniz gelmedi, Heval Nurettin de niye gelmedi diye sordu. Valla sen ona niye anadilini bilmiyorsun demişsin o da öğrenene kadar artık gelmez çünkü kafaya taktı dedim. Ama bir sonraki hafta geldi, Heval Nurettin’e, ben Kürt kızıyım ama ailedekiler hep Türkçe konuşuyor, bize gelenler de Türkçe konuşuyor istersen içerdeki arkadaşlara sorabilirsin diyor. Kafaya taktı sonra çok güzel Kürtçe konuşmaya başladı.”

Fehime Poyraz

Söz verdim

Deniz 16 yaşına geldiğinde gençlik çalışmalarına katılır. Fehime anne de o süreçte parti çalışmalarındadır. 9 çocuğu vardır ancak hem çocuklarını hem de partiyi ihmal etmez. Zorluklarını soruyorum Fehime anneye, “Zorluğu yoktu” diyor ekliyor: “Şimdi yine de çalışıyorum. Kimse bizi durduramaz. Ben her zaman kendimi güçlü hissederim. Kızım şehit düştüğünde de ağlamadım. Çünkü yalnız benim şehidim yok. Ben arkadaşlarıma bakıyorum onlardan güç alıyorum, ben yalnız değilim bazı arkadaşlarımın iki-üç şehidi var. Ben söz verdim; devlete boynumu bükmem, yıkılmam, dik duracağım dedim.”

Asmin’e göz kırmış

Evde Deniz’in yeğeni Asmin’le de karşılaşıyoruz. Fehime anne onun için, “Bak Deniz’e çok benziyor” diyor. Hatta geçtiğimiz günlerde Asmin, Deniz’in kendisine göz kırptığını söylemiş. Fehime anne anlatıyor: “Geçen gün halam bana göz kırptı diyor. Şaka yapma dedim. Yemin ediyor.” Araya baba Abdullilah Poyraz giriyor: “Şehit olmadan bir gün önce Deniz ile kardeşleri Asmin’i de alarak gezmeye gittiler. Bir mağazada Asmin elbise beğeniyor, ille bunu alacaksınız diyor ama Deniz beğenmiyor o yüzden tamam alacağız ama şimdi değil üstümde o kadar para yok yarın alırız diyor. Yarın akşam yine 5’te partiye gelin birlikte oraya gideceğiz söz sana alacağım diyor. Perşembe günü diyor yani cuma gidip alacaklar. Deniz cuma günü sabah şehit düşüyor. Sonra Asmin de o elbiseyi artık istemedi.”

Abdullilah Poyraz

Bablekanı çok oynuyordu

Gençlik çalışmalarındadır, aynı zamanda folklordadır. Baba Poyraz, anılarını anlatmaya şöyle devam ediyor: “Çok güzel halay çekiyordu. Bablekan oynuyordu, herkes o oynarken durup onu izliyordu. Evde yaptığım çiğ köfteyi çok seviyordu. Karnıyarık çok severdi. Yemek ayrımı yoktu, ama en çok sarma, kütük, şenbörek, reviyi çok seviyordu. Her yemekten sonra da baba benim yemeğim güzel mi diye soruyordu. Benimle her şeyi paylaşıyordu. Arkadaş gibiydik. Sofrayı birlikte kuralım, baba kız değil yoldaşın gibi gör beni diyordum. Öyleydi. Gezmeyi çok seviyordu. Doğum günü kutlamayı çok seviyordu. Asmin’i pideciye götürüyor sonra da ben size pide ısmarladım siz beni seviyorsunuz di mi diyordu, öyle şakalar yapıyordu. Bir gün çok hastalandı ağladı, kalbim çok ağrıyor ben ölüyorum dedi. Bütün kız kardeşleri hepsi ağladı. Kardeşlerine çok düşkündü, çünkü o baktı hepsine. Annesinin kalbi kırılmasın ama bana çok düşkündü. Dışardan babamı emekli yaptırayım, babam kardeşlerim evlenince kimseye muhtaç kalmasın diyordu. Öyle o içimde hep kaldı.”

Deniz Poyraz ve kardeşleri…

Deniz’in davası

Anne Fehime, Deniz’in davasını ve onu ilk defa tanımadığı bir anı paylaşıyor: “Deniz’in bir de davası vardı. 6 sene devam etti. 12 buçuk yıl ceza verdiler. Deniz eve gelmiyordu, kaç sefer eve baskın yaptılar. En son bir kere eve geldi yine baskın oldu bu sefer onu aldılar. O zaman saçı uzundu kesmişti, o kadar güzel olmuştu. Eve gelmiyordu baya onu görmemiştim, bayramdı, komşuya çağırdılar, gittim herkesi selamladım. Deniz’i de selamladım ama tanımadım. Hepsi bana bakıp gülüyorlar, komşum dedi ‘tu Deniz nas nekir’ dedi. 4 ay eve gelmemişti. Sonra kalkıp beni öptü anne beni tanımadın mı dedi, yok valla dedim kızım bu saç sana çok yakışmış. -Beni Deniz’in yoldaşlarından birine benzetiyor- O gün eve misafirler geldi sen değil miydin, sanki sendin çok beziyorsun. Sonra kalmadılar gittiler. Saat tam 12 oldu evi bastılar. Çocuklarımın hepsini gözaltına aldılar, bir hafta gözaltında kaldılar. Küçük çocuğumu bıraktılar diğerlerini tutukladılar.”

Sevdiği gömlekle şehit oldu

Anne Fehime’nin dört çocuğu cezaevindedir. Eşi çalışıyordur ancak yetmiyordur, o yüzden çalışmak zorundadır. Partinin il örgütünde yöneticidir. O süreci Fehime anneden dinliyoruz: “Beyim çalışıyordu ama durumumuz yoktu, ben de ilde yöneticiydim, arkadaşlara çalışmam lazım dedim. O zaman arkadaşlar bırakmadı. Ömrü partide geçmiş anne gidip başka yerde çalışmasın dediler. Biz para versek de anne kabul etmez o zaman böyle burada kalsın dediler. Anne buraya gelen misafirlere çay kahve yapsın yeter dediler. Tamam dedim. Başka kurumlardan geliyorlardı koca koca tencerelerde yemekler yapıyordum, sürekli paspas yapıyordum, durmuyordum, durmak istemiyordum, paspasın tutuğum yerdeki plastiği çıkmıştı, elimi çok ağrıtıyordu, damarlarım çıkıyordu, artık tencereleri taşıyamaz duruma gelmişti elim. Doktora gittim hemen ameliyat olması lazım dediler. Oldum, ama elim daha kötüydü, elimi açıyordum kendi kendine kapanıyordu, sonra dediler yanlış damarı kesmişler tekrar ameliyat olacaksın. O zaman da benim yerime Deniz gitti, benim işlerimi yaptı. Deniz bayağı kaldı. İşte ameliyat olmuştum daha dikişlerimi açmadan Deniz şehit oldu. Giydiği gömleği ona doğum gününde almıştım. O gömleğini seviyordu. 9 sene o gömleği kullandı. Ben aldığım için güzel günlerde kullanıyordu, iki sefer o gömlekle yakalandı, o gömlek üstündeyken de şehit oldu. Hızması da vardı şehit olurken düşmüş aradık bulamadık, yüzüne işkence yapmıştı katil. Valla bir sürü Denizlerim olmuş, benim kızım içimizde yaşıyor. ”

Denizler…

Deniz Gezmiş’in adını alan Deniz Poyraz şehit düştükten sonra bu kez de Deniz Poyraz’ın adı yüzlerce bebeğe verildi. Fehime anne ilk ismin cenaze kaldırılmadan önce verildiğini şu sözlerle anlatıyor: “Biz camideydik, Deniz’i yıkıyorlardı. Cizre’den aradılar dediler bebeğimiz oldu adını Deniz Poyraz koyduk. Bebeğine Deniz Poyraz adını koyanların hepsi beni arıyor, söylüyor. Fotoğraf gönderiyor çok mutlu oluyorum.”

Tarih 17 Haziran 2021

Deniz Poyraz, 17 Haziran 2021 tarihinde Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü binasında yönelik silahlı saldırıda kahvaltı sofrasındayken katledildi. Katil Onur Gencer, aylar öncesinde parti binasının karşısında bulunan dil kursuna yazılmış, il binasını aylarca izlemiştir. Yine siyasi bağlantıları olduğu ve Suriye’de eğitim aldığı ortaya çıkmıştır. Planlı bir şekilde Deniz Poyraz’ı katleden zanlı Gencer’e olay yerine gelen polisler, müdahale etmez. Zanlı Gencer, planladığı saldırıyı tamamlayınca aşağı iner ve polisler onu “adın ne abicim” diyerek karşılar. Gözaltında çok kısa kalır ve jet hızıyla tutuklanır. 7 duruşma sonrası 27 Aralık 2022 tarihinde Gencer’e “Tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, “Mala zarar verme” suçundan 4 yıl, “Konut dokunulmazlığını ihlal” suçundan 2 yıl , “Ateşli silahlar kanununa muhalefet” suçundan ise 3 yıl hapis cezası verir. Poyraz ailesi ve dava avukatlarının katliamın perde arkasının aydınlatılmasına dair talepleri mahkeme tarafından her defasında reddedilir ve katil Gencer’in arkasındaki güçler ise açığa çıkarılmaz. Karara karşı Deniz Poyraz ailesinin avukatları delillerin toplanmadığı, etkili bir soruşturma ve kovuşturma yürütülmediği yönündeki başvuruları sürüyor. Dosya ise halen Yargıtay’da.

https://justpaste.it/fs145

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir