Kürtçe’nin gelişmesine, bugünlere taşınmasına önemli katkı sunan ve ‘Dil bizim temel varlık sebebimizdir’ diyen Bedirxan, Hawar için şu tanımlamayı yapar: Hawar bizim, Kürtler’in çocuğudur
Bugün Kürt Dil Bayramı. 1932 yılında Celadet Alî Bedirxan’ın yaktığı aydınlanma ateşi ışık saçmaya devam ediyor. Celadet Alî Bedirxan’ın 1932’de çıkardığı Kürtçe Hawar (Çığlık) dergisinin yayına başladığı gün olan 15 Mayıs, 2006’dan bu yana Kürt Dil Bayramı olarak kutlanıyor. Derginin zengin içeriğinin yanında bu kadar önemli olmasının nedeni Kürtçe’yi Latin alfabesine geçirmesi. Derginin ilk 23 sayısı hem Latin, hem de Arap alfabesiyle basılmış, 24. sayıdan itibaren ise yalnızca Latin alfabesiyle hayatını sürdürmüş. 57 sayı ile 1943 yılına kadar çıkan Fransızca ve Kürtçe ağırlıklı dergide,Kurmancînin yanısıra Zazakî ve Soranî lehçelerinde de yazılar yayımlanmış.
Kadroların katkısı büyük
Bugün de asimilasyon ve inkar politikalarına maruz kalan Kürtler için Bedirxan’ın 1932 yılında Şam’da çıkardığı dergi Kürt halkının feryadının yankısı niteliğini taşıyor. Derginin bir diğer önemi de Bedirxan’ın ilk kez Kürtçe gramerini oluşturduğu makaleleri yayımlaması. Federe Kürdistan Bölgesi’nde Kürtçe eğitim verilmesinde, onlarca Kürt enstitüsü ile Avrupa üniversitelerinde Kürt dili ve edebiyatı bölümlerinin açılmış olmasında Hawar dergisi kadrolarının katkısının büyük olduğu göz ardı edilemez.
Sürgünden dönüş
Hawar’ın kurucusu, Mîr Bedirhan Paşa’nın torunu, Emin Ali Bedirhan’ın oğlu Celadet Alî Bedirxan, ilk ve orta öğrenimini sürgünde olduğu İstanbul’da tamamladı. Daha genç yaşlardayken, Osmanlı karşıtı faaliyetlerden dolayı ailece Abdülhamit tarafından Yemen’e sürülür. 1908’de Abdülhamit tahttan indirilince tekrar Türkiye’ye döner. Osmanlı yıkılıp yeni rejim başa geçince 1922’de Emin Ali Bedirhan ve üç oğlu için idam fermanı çıkarılır. Bunun üzerine Emin Ali Bedirhan Mısır’a gider, Kamuran ve Celadet Alî Bedirxan’da Avrupa’ya yerleşir. Bedirxan, Almanya’da hukuk üzerine doktorasını tamamlayıp sırasıyla Mısır’da, Lübnan’da ve Şam’da yaşar.
Kürt aydınlar bir arada
Bedirxan, Hawar’ın etrafında Kamuran Ali Bedirhan, Osman Sebri, Nurettin Zaza, Qedrican, Cegerxwîn vb. Kürt aydınlarını toplayarak adına “Hawar Ekolü” denilecek bir kimliğe imza atmıştır. Dergide Celadet Bedirhan, Rewşan Bedirhan, Dr. Kamuran Ali Bedirhan, Osman Sabri,Kadrican, Cegerxwîn, Mustafa E. Boti,Kadri Cemal Paşa, Dr. Nurettin Zaza (Yusuf), Lawê Fendi, Ahmet Nami, Hasan Hişyar, Bişarê Segman, Nêravan, Reşit Kürt, Kurmanci yazarken, Goran, Tevfik Vehbi, Abdullah Esiri, Şakır Fettah, Hevindê Sorî, LawêkiKurd gibi isimler de Soranî lehçesiyle yazmıştır.
Bedirxan’ın Hawar yorumu
Celadet Alî Bedirxan, Hawar’ın ilk sayısında şunları ifade eder: “Hawar bilimin sesidir. Bilim ise insanın kendini tanımasıdır. Kendini tanımak kurtuluş ve güzelliğin yolunu açar. Kendini tanıyan herkes, kendisini tanıtabilir de. Hawar’ımız her şeyden önce dilimizin varlığını tanıtacak. Çünkü dil bizim temel varlık sebebimizdir. Hawar yeni doğandır ve bizim, Kürtler’in çocuğudur.”
Japonya’daki Kürtçe’ye bile tahammül yok
Kürtçe sistematik olarak baskı uygulanırken ciddi bir asimilasyon politikasına maruz kaldı. En son Japonya’da Kürtçe eğitim verilmesini Türkiye’deki Kürt karşıtlığını bir kez daha ortaya çıkarmıştı. Dünyada bir ilk olan Japon alfabesi ile hazırlanan Kürtçe gramer ve sözlük de yayımlandı. Gazetemizin editörlerinden Neğşirvan Güner’in özel haberi Japonya’da Tokyo Yabancı Araştırmalar Üniversitesi’nde 1 Nisan’dan itibaren Kürtçe eğitim verileceği gündem oldu. Japonyo’da Kürtçe dersler verilmesi Kürt karşıtlarını rahatsız etti. Dışişleri Bakanlığı’nın dersleri engellemek için girişimlerde bulunduğu ortaya çıkmıştı. Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın derslere son verilmesi için Japonya hükümetine baskı yaptığı üniversitede Kürtçe ders veren Vakkas Çolak tarafından teyit edilmişti.
Düğünler dahi Türkleştirilmek istendi
Diyarbakır’ın Kulp ilçesinden Hani’ye düğün konvoyu halinde giden araçlara yeşil, sarı, kırmızı flamalar asıldığı ve bu renklerin yasaklı olduğu gerekçesiyle polisler tarafından araç konvoyu durdurulduktan sonra Genel Bilgi Taraması(GBT) yapılmış ve düğün sahiplerinden bir kişi gözaltına alınmıştı. HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel, Diyarbakır’da özel hareket polislerinin düğün konvoyunu durdurarak GBT taraması yapması ve araçlara Türk bayrağı astırıp araç sürücülerini tehdit etmesi olayını Meclis gündemine taşımıştı.
KHK’lerle Kürtçe ne varsa kapatıldı
Kürtçe, Cumhuriyet tarihi boyunca yasak ve asimilasyon politikalarının hedefi oldu. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL’le birlikte Kürtçe üzerine çalışma yapan kurumlar ve yayınlara dönük baskılar tavan yaptı. OHAL döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK)ile birlikte Kürt dil kurumları, dernekler, okullar, tiyatrolar ile Kürtçe yayın yapan gazete ve dergiler hedef alındı. o 18 Nisan 1992 yılında İstanbul’da kurulan, Kürt dilini, kültürünü ve edebiyatını araştıran ilk Kürt kurumlarından İstanbul Kürt Enstitüsü (Enstîtuya Kurdî ya Stembol) KHK ile kapatıldı.
- 2007’de Diyarbakır’da kurulan ve 37 şubesi bulunan Kürt Dili Araştırma ve Geliştirme Derneği (Komeleya Lêkolîn û Pêşvexistina Zimanê Kurdî) KURDİ-DER kapatıldı.
- Diyarbakır’da yüzlerce çocuğa anadilinde eğitim veren Ferzad Kemender İlkokulu kapatıldı.
- Kürt dili ve edebiyatı üzerine araştırmalar yapan Ehmedê Xanî Akademisi kapatıldı.
- Kürtçe yayın yapan tek gazete olan Azadiya Welat Gazetesi kapatıldı. Azadiya Welat’ın kapatılmasının ardından Kürt gazeteciler Rojeva Medya gazetesi çıkarmaya başladı. Ancak Rojeva Medya’da baskıların hedefi oldu ve yayın hayatına devam edemedi.
- 29 Eylül’de KHK ile kapatılan 12 televizyon ve 11 radyonun arasında bulunan Türkiye’nin ilk Kürtçe yayın yapan çocuk kanalı Zarok TV, kamuoyunun da yoğun tepkisi sonrası kararın çekilmesi ile birlikte ancak 9 Aralık’ta yeniden yayına başlayabildi.
Kayyumların kıyımı
Kayyum atanan belediyelere bağlı Kürtçe kurumları kapatıldı. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi bünyesinde hizmet veren Zarokistan ve Kayapınar Belediyesi’ne bağlı Xalxalok kreş ve gündüz bakımevlerinde çalışan eğitmen ve idareciler sözleşmeleri feshedilerek işten çıkarıldı. Diyarbakır Şehir Tiyatrosu’nun çalışanları işten çıkarıldı, Seyr-i Mesel Sanat Atölyesi’nin kapısına mühür vuruldu. Sadece Diyarbakır’da değil, bölgenin birçok kentinde kayyumlar Kürt değerlere ait tabelaları ya indirdi, ya da Türkleştirdi.
Diyarbakır Sur Belediyesi’ne atanan kayyum Bilal Özkan, belediyenin çok dilli tabelasını indirterek yeni tabelaya Türk bayrağı yerleştirmişti.
Kürt Dil Platformu
Yıllarca Kürtçe konuştuğu için işkence gören, sürgüne yollanan, aşağılanan bir halkın aydınlarının diline sahip çıkması Kürtçe’nin bugünlere gelmesine önemli oranda katkı sağlamıştır. Bir topluluğun dilinin yok sayılması, yasaklanması aynı zamanda o toplumun tarihsel ve kültürel varlığının inkar edilmesi anlamına gelmektedir. Bir toplum varlığını ancak, kendi anadilini günlük yaşamdan eğitime ve siyasete kadar her alanda özgür bir biçimde kullanarak sürdürebilir. Tam da bu nedenden dolayı Kürtçe’nin Türkiye’de yaşamsal bir statüye kavuşması için 9 Kürt partisi “HDP, DBP, ÖSP, PDK, PDK-T, PSK, PAK, İnsan ve Özgürlük Partisi ile Azadî Hareketi” ortaklaşarak Kürt Dil Platformunu kurdu. Platform,Kürt dilinin geliştirilmesi, resmi dil olması ve okullarda öğretilmesi için çalışmalarını sürdürüyor.
Diyarbakır’da 26 Kasım 2018’de gözaltına alınan HDP önceki dönem Milletvekili ve DTK Divan Üyesi, aynı zamanda Kürt Dil Platformu üyesi Mülkiye Birtane, sağlık sorunlarına rağmen 6 ayı aşkın süredir cezaevinde tutuluyor.
AKP döneminde baskı on kat arttı
HDP Milletvekili Lezgin Botan 15 Mayıs 2017’de Kürt Dili Bayramı’na ilişkin Meclis’te yaptığı konuşmasında asimilasyona dair şunları söylemişti: “9 Mart 2000’de dönemin Cumhurbaşkanı Demirel tarafından Kürt Enstitüsü yöneticileri Çankaya Köşkü’ne davet edilirken AKP, bugün, Kürt Enstitüsünü kapatıyor. Bu utanç AKP’ye yeter de artar. 2017 Türkiyesi’nde bile Kürt çocuklarının hâlen anadillerinde eğitim almaları yasak. Vaziyet bu iken bu ülkede asimilasyon bitti diye kimse iddia edemez. Bilakis teknolojik gelişmeler ve diğer faktörlerin etkileri hesaplandığında, AKP döneminde asimilasyon on kat daha artmıştır. Burada dün ile bugün arasında sadece nüans var. AKP öncesinde Kürt kimliği tanınmadan asimile ediliyordu; bugün, AKP döneminde Kürt kimliği tanınıyor ama tanındığı hâlde asimilasyon katmerleşerek devam ediyor, mesele budur.
Meclis’te Kürtçe (x) dil
Anadili Kürtçe olan onlarca milletvekilinin Meclis’te yaptığı Kürtçe konuşmaların tutanaklara hala “bilinmeyen dil” (x) notuyla geçiyor.
Cejna Zimanê Kurdî pîroz be
*Kürt Dil Bayramı kutlu olsun
15 Mayis 2019 – https://yeniyasamgazetesi3.com/cejna-zimane-kurdi-piroz-be/