Emine ana çağırıyor

Tam üç yıldır sıcak soğuk demeden, gözleri ve sağlığı pahasına adalet arayan Emine Şenyaşar ile konuştuk

Urfa Adliyesi’nin önünde tam 846 gün adalet nöbeti tuttu Emine ana. Bu süreçte gözleri bozuldu, dizlerinden ameliyat oldu, acısı dudaklarını çatlattı. Ama o durmadı, Adalet Nöbeti’ni Ankara’ya, tam da Adalet Bakanlığı’nın önüne taşıdı. Emine ana, “Adalet bu kapıların arkasına gizlenmiş, bulamıyoruz” diyor.

Her gün Adalet Bakanlığı’nın önünde karşılaştığı muameleyi anlatıyor Emine ana: “Astığımız pankartımızı polisler gelip baştan aşağıya yırtıyorlar. Sırf zulüm olsun diye. Önümüzden geçen insanların çoğu durmuyor, korkuyorlar. Biz geldiğimizde kapıları kilitliyorlar. Üç yıl Riha’da oturdum, orda da zulüm ettiler, dövdüler…”

24 Mayıs’ta Adalet Bakanlığı önünde bir eylem olacak. Emine ana, şu çağrıyı yapıyor: “Tüm insanlar gelsin istiyoruz. Nasıl Wan’da toplandılar, öyle bizim yanımıza da gelsinler. Hep birlikte mücadele olursa çözüm olur.” DEM Parti Milletvekili Ferit Şenyaşar da, “Bir muhatap bulamıyoruz, eylemimizi büyüteceğiz” diyor.

Bir toplumu, bir insanı, bir düzeni en temelde ne çürütür? Adaletini ve vicdanını yitiren her toplum, her insan ve her düzen çürür. Bazı olaylar ve insanlar işte bu çürümenin aynası olur; adaletsizlik ve vicdansızlık kapısını çalınca yerinde oturamaz olur. Emine Şenyaşar işte ülkedeki bu çürümenin bir aynası… Onun gözleri, sesi, dudağını çatlatan acısı, artık onu taşımakta zorlanan ayakları… Sadece bunların aynası değil bizzat adalet ve vicdanın taşıyıcısı. Ancak bu yük onun gözlerine, ayaklarına mal oluyor. İşte Emine ana bu yüküne tüm toplumun el atmasını istiyor.

Acısı onu evde oturamaz hale getirince Urfa Adliyesi önünde oturma eylemine başladı. Bazı zamanlar sıcaklığın 50 dereceyi bulduğu kızgın güneşin altında, bazı zamanlar eksileri gösteren dondurucu soğukta… Ne kızgın sıcaklar ne de donduran soğuklar onu vazgeçirebildi. Evinden sabahın erken saatlerinde çıktı, kilometrelerce yol gitti, akşam geç saatlerde evine döndü. Sağlığını yitirdi, gözleri görmez dizleri tutmaz oldu ama yine de vazgeçmedi. Şimdi de konunun muhataplarının artık sesini duyması için eylemine Ankara’da tekerlekli sandalyede gittiği Adalet Bakanlığı önünde sürdürüyor.

Dile kolay Urfa Adliyesi’nin önündeki eylemi tam 846. gün sürdü. 9 Mart 2021 tarihinde Riha’daki (Urfa) Adalet Nöbeti’ni 16 Temmuz 2023 tarihinde eylemine Ankara’da devam etmek üzere sonlandırdı. Sağlık sorunları ilerlediği için bir dizi ameliyatlar geçirdi. Kendini toparlar toparlamaz direnişine kaldığı yerden devam etti. Şimdi evinden barkından, yetim kalan torunlarından binlerce kilometre uzakta hiç tanımadığı bir şehirde 102 gündür eylemde. Emine anneyle direnişini ve gurbette olmasının zorluklarını konuştuk.

Evde oturamazdım

İlerlemiş yaşına, yaşadığı sağlık sorunlarına rağmen direnişine devam etmekte kararlı Emine ana. Sesinde acı ve sitem var: “Mecburum buraya gelmeye, evde oturamazdım. Üç yıl şehirde oturdum, orda da zulüm ettiler, dövdüler, bizi nezarethanelere attılar. Davalar açtılar. Mecbur kaldık Ankara’ya geldik. Şimdi burada da çok zulüm ediyorlar. Ayaklarımdan ameliyat oldum, henüz iyileşmeden buraya geldim, gözlerimden ameliyat oldum. Ne oturabiliyorum ne de kalkabiliyorum. Çocuklarım yetim kaldı. Bize çok zulüm ettiler.”

Adalet gizlenmiş bulamıyoruz

Ankara’nın göbeğinde çok sayıda kişinin gidip geldiği ve birçoğunun görmezden geldiği bir cadde de oturuyor Emine anne. Peki Emine anne burada nelerle karşılaşıyor, neler yaşıyor? Kendisinden dinliyoruz: “İnsanlar destek için yanımıza geliyorlar, bu yüzden de kimse bize yaklaşamasın diye çevremizi demirlerle çevrelemişler. Yine burada zulmü yaşıyoruz. Astığımız pankartımızı polisler gelip baştan aşağıya yırtıyorlar. Sırf zulüm olsun diye. Yanımıza dayanışmaya gelenler oldu geçen gün daha bize ulaşmadan önlerini kestiler, engelleyip geri gönderdiler. Polis otobüsleri hep önümüzde bekliyor bir sürü polis yığmışlar. Önümüzden geçen insanların çoğu durmuyor, korkuyorlar. Burada olanların çoğu memur tek-tük duran var elbet ama çoğu durmuyor. Biz geldiğimizde kapıları kilitliyorlar. Adalet bu kapıların arkasına gizlenmiş, bulamıyoruz.”

Ölsem de burada öleyim

Peki evinden binlerce kilometre uzakta olan bir anne ne yiyor, ne içiyor, nerede kalıyor? Nasıl dayanıyor? Kimimiz kendi yaşam alanlarımızdan bir gün dahi uzaklaşmaya korkarken Emine anne bunca zorlukla nasıl baş ediyor? Emine anne orada bir evde değil bir kurumun misafirhanesinde kalıyor. Sabah saat 10:00’da oğlu Ferit Şenyaşar ile birlikte Meclis’e gidiyor. Sonra da tekerlekli sandalyede eylem alanına gidiyor. Eylem sonrası tekrar oğlu Ferit’le Meclis’e dönüyor. Burada belli bir süre kaldıktan sonra misafirhaneye dönüyor. Gurbette çok zorlandığını söyleyen Emine anne, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Çok güç ve zor. Torunum geçenlerde Fadıl babam olmasaydı evde olurdu dedi. Torunlarım, babaanne eve gelmeyecek misin diyor. Ferit’in çocukları telefon ediyor, çocuklarımızı özlüyoruz, onlar da bizi özlüyor. Hepsini orada bıraktık. Ferit’in çocukları geçen hastalandılar hastaneye kaldırıldılar, perişan olduk. Çok çektik. Adalet yerini bulana kadar burayı terk etmiyorum, ölsem de burada öleyim. Çocuklarımdan daha değerli değilim. Tüm ailemi katlettiler, hiç olmasa Fadıl’ımı bırakın. Hala her gün zulüm ediyorlar.”

Çocuğumu bıraksınlar…

Emine annenin eşi Celal ve çocukları Adil ve Mehmet Şenyaşar, Riha’nın (Urfa) Pirsûs (Suruç) ilçesinde 14 Haziran 2018 tarihinde AKP eski milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın koruma ve yakınları tarafından katledildi. Ailesini katleden kişiler ellerini kollarını sallayarak dolaşırken tutuklanan oğlu Fadıl Şenyaşar’ın serbest bırakılmasını isteyen Emine anne, hayatı pahasına kararlı: “Ne yapsak da çocuğumuzu bırakmıyorlar. Ne yapalım nereye gidelim? Çalmadık kapı bırakmadık, bu çocuğumu bırakmıyorlar. Çok hastayım kalbim ağrıyor evde duramıyorum tüm çocuklarımı öldürdüler, öldürenler dışarda geziyorlar benim oğlum cezaevinde. Buradan kalkmıyorum, terk etmiyorum, oğlumu bıraksınlar evime gideyim.”

24 Mayıs’ta burada toplanalım

24 Mayıs’ta Adalet Bakanlığı önünde yapacakları açıklama için Emine annenin herkese bir çağrısı var: “Tüm insanlar gelsin istiyoruz. Nasıl Wan’da toplandılar, öyle bizim yanımıza da gelsinler, insanların yanımızda durmalarını istiyorum. Hep birlikte mücadele ve tepki olursa belki çözüm olur diyoruz. Yolun ortasına oturduk. Adalet kapılarını kapatmış, gizlenmiş. Ben sadece kendim için değil herkes için adalet istiyorum. Herkesin çıkmasını istiyorum ve Fadıl’ımın da çıkmasını istiyorum.”

Adaletsizlik beni Meclis’e getirdi

AKP eski milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın koruma ve yakınları tarafından gerçekleştirilen saldırıda yaralı kurtulan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Riha Milletvekili Ferit Şenyaşar da şöyle anlatıyor: “Benim milletvekili olmamdaki en önemli sebep yaşadığımız adaletsizlik ve bu adaletsizliğe karşı verdiğimiz mücadele beni Meclis’e getirdi. Ve seçim çalışmasına katıldığımızda insanların çoğu Meclis’e git, Ankara’ya git annenin bu gözyaşları dinsin diye beni milletvekili seçti. Ben de bu görevi kutsal bir görev olarak üstlendim. Aslında söylenecek çok şey var…”

Randevu taleplerime dönüş yapılmıyor

Konuyu Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile bütçe görüşmeleri sırasında Meclis’te karşılaştıklarını dile getiren Ferit Şenyaşar, görüşmenin ayrıntılarını şöyle paylaşıyor: “Muhatabımız Adalet Bakanı’dır. Çünkü bütün yargı makamları Adalet Bakanlığı’na bağlı. Bütçe döneminde Meclis’te Adalet Bakanı ile karşılaştık, bu süreci hem medya önünde hem de özel olarak görüştüğümde ilettim. Urfa Devlet Hastanesi’nde büyük bir katliam yapıldı. Katliamı yapanlar dışarda geziyor ama kardeşim suçsuz yere cezaevinde rehin tutuluyor. Bu sorunu Adalet Bakanı’na ilettiğimde, ‘evet çözeceğiz, haklısınız biraz daha sabredin adalete güvenin’ şekilde konuştu ve Meclis’ten ayrıldı. Meclis’ten ayrıldıktan sonra makamı olan Adalet Bakanlığı’na gittiğimizde kapılar yüzümüze kapatıldı. Evet, bir sorun varsa bunun çözüm yolu diyalogdur ama her Adalet Bakanlığı önüne gitmeden önce Meclis’teki makam odamdan arayıp görüşme talebinde bulunuyorum. Dönüş yapacağız şeklinde cevap veriliyor. Ve aylardır her sabah nöbet alanımıza gitmeden önce randevu istiyorum ancak randevularıma dönüş yapılmıyor. Ve Adalet Bakanlığı’nın önüne gittiğimizde de oranın kapısı sadece bize kapatılmıyor. Orada 3 kapı var, 3 kapı da kitleniyor ve içeri girmemize izin vermiyorlar.”

Muhatap arıyoruz

Eylemi sonuna kadar sürdüreceklerini kaydeden Ferit Şenyaşar, şöyle devam ediyor: “Biz bir muhatap arıyoruz ama muhataplar Adalet Bakanlığı’nın içinde saklanıyor. Bir Adalet Bakanı var, dört de yardımcısı var, bu kişiler içeride saklanıyor. Bizim karşımıza muhatap olarak sadece Adalet Bakanlığı’nın güvenlikçileri çıkıyor. Güvenlik şubeden polisler geliyor onlar bizimle muhatap oluyor. Ve biz anlattığımızda onlar da bize hak veriyor. ‘Siz haklısınız elimizden geldiği kadar size müdahale etmeyeceğiz ama talimat yukarından geldiğinde de mecburen müdahale ediyoruz, müdahale etmezsek işimizden atılırız’ şeklinde bize yakınıyorlar. Ve 96 (8 Mayıs) gündür bu şekilde Adalet Bakanı ve yardımcılarından randevu istiyoruz, bu randevu taleplerimize cevap vermiyorlar. Biz de eylemimizi sonuna kadar sürdüreceğiz.”

İnsanlık duygusu kaybolmuş

Annesinin çok zor şartlarda mücadelesini sürdürdüğüne dikkat çeken Ferit Şenyaşar, “Gerçekten annenin şu anki yaşamı çok zor ve çok sancılı geçiyor. Evini bırakmış, yetim kalan torunlarını bırakmış, geri kalan ailesini bırakmış yani yabancı olduğu bir şehirde hayatını sürdürmeye çalışıyor. Her Adalet Bakanlığı önüne gittiğimizde insanlarda bireysellik var kimse kimseyi anlamıyor. Anne her gün Bakanlığın önünde feryat ettiğinde de çoğu insan sanki hiçbir şey olmamış gibi insanlık duygusundan yoksun bir şekilde geçip gidiyorlar. Nadiren de olsa oradan geçen bazı insanlar duruyor, soruyor ve bazıları da bizi sosyal medyadan takip ederek bu mücadelemizin arkasında olduklarını söylüyorlar” diye belirtiyor.

Eylemimizi büyüteceğiz

Eylemlerini bir üst aşamaya taşımayı düşündüklerini söyleyen Ferit Şenyaşar, şu bilgiyi paylaşıyor: “Bu süreci biz Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’la da konuştuk. Bu konuda bir inisiyatif almasını istedik. Burada bir mağduriyet var, bir adaletsizlik var, herkes de biliyor, herkes kabul de ediyor. Kendisi de bizim haklı olduğumuzu söyledi. Biz de Adalet Bakanı’yla görüşme konusunda arabulucu olmasını istedik. Kendisi bize söz verdi. Bu konuyla ilgileneceğini söyledi. Şu an yurtdışındadır ama biz de Meclis Başkanı’ndan olumlu bir dönüş yapılmadığı taktirde eylemimizi Meclis içinde de sürdüreceğiz. Meclis’in ana protokol kapısında bu eylemimizi sürdüreceğiz. Hem Adalet Bakanlığı önünde hem de Meclis’in önünde eylemimizi büyütmeyi düşünüyoruz. Tabi ki bu konu Meclis Başkanı’nın yapacağı dönüş kararına bağlı.”

https://justpaste.it/evwf6

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir