Ey kör! bu yasak boştur boş!

Herhangi bir topluluğu tarihten silmenin en etkili yolu onun kültürünü yok etmektir. Yani kültürel soykırımdır. İşte Kürtler böyle bir ‘Kültürel Soykırım Kıskacında’! Bugünlerde bir düğmeye basılmış gibi nerde bir Kürtçe konser, etkinlik, oyun varsa engelleniyor. Bu yasaklardan nasibini alanlardan biri de Metin-Kemal Kahraman kardeşler.

Yasakları değerlendiren Kemal Kahraman, “Yasaklarla ilgili bizi en çok rahatsız eden şey olayın keyfiyeti. Kamuda hizmet veren, kamuda görevli, vatandaşın vergisiyle olduğu yerde bulunan biri kendilerini her konuda yetkili sayıyor. Her konuda bir kanunsuzluk var. Bir keyfiyet var. Tabi ki bu hem bizim kimliğimize bir müdahaledir.”

Metin Kahraman, “Yasaklar bizi sevenlerle buluşmamızı engelleyemez, bu yasaklarla birlikte mücadele etmek gerektiğini düşünüyorum” derken, Aram Baro, “Hep karşılaştığımız bir durum bu. Fakat bir özeleştiride bulunmak isterim; acaba biz ne kadar sağlam durabiliyoruz” vurgusu yaparak sanatçıların ortak tepki göstermemesini eleştiriyor.

Ey kör! bu yer, bu gök, bu yıldızlar, boştur boş!

Bırak onu bunu gönlünü hoş tut hoş!

Şu durmadan kurulup dağılan evrende

Alacağın bir nefes, o da boştur boş!

Ömer Hayyam

Ömer Hayyam, şu durmadan kurulup dağılan evrende bir hakikati dile getirmişti. Bu hakikat bin yıllardır bu toprakların kadim dillerine, ezgilerine, masallarına, deyişlerine, ağıtlarına yuva yapmış. Bir halkın zengin hayat deneyiminden süzülenler, dilden dile çağları aşmış, yasakları aşa aşa ama hafızası sakatlanarak bugünlere varmış. İşte şimdilerde, bu post-hakikat günlerinde bir dilin, bir kimliğin, bir halkın hakikati yeni bir saldırı dalgasıyla karşı karşıya. Herhangi bir topluluğu tarihten silmenin en etkili yolu onun kültürünü yok etmektir. Yani kültürel soykırımdır. İşte Kürtler böyle bir ‘Kültürel Soykırım Kıskacında’! Islığı, halayları, anne karnından doğduktan sonra ilk söylediği sözü, dayesi, bavosu, ninnisi, hayatın acı ve neşesinden devşirdiği melodisi yasaklanıyor. Bugünlerde bir düğmeye basılmış gibi nerde bir Kürtçe konser, etkinlik, oyun varsa engelleniyor. Bu yasaklardan nasibini alanlardan biri de Metin-Kemal Kahraman kardeşler.

Keyfilik düzeni

2021 yılında erken evre akciğer kanseri teşhisi konan, uzun bir tedavi süreci yaşayan ve 6 Ocak 2022 tarihinde başarılı bir ameliyat ile kanseri yenen Kemal Kahraman, uzun bir aradan sonra ilk kez sevenleri ile buluşacaktı. Ancak engellemelerden biri de onun konserine oldu. Muş’ta vermek istedikleri konser yasaklandı. Muş Valiliği 17 Mayıs günü Öğretmenevi Konferans Salonu’ndan yapılacak olan Metin-Kemal Kahraman’ın konserini yasakladı. Üstelik konsere saatler kala bu yasak getirilmişti. Metin-Kemal Kahraman kardeşlerin konser yasağının ardından yasak haberleri peş peşe geldi. Konuyu Kemal Kahraman ile konuştuk.

Yasağın tamamen keyfi bir uygulamadan kaynaklandığını dile getiren Kemal Kahraman, “Yasaklarla ilgili bizi en çok rahatsız eden şey olayın keyfiyeti. Kamuda hizmet veren, kamuda görevli, vatandaşın vergisiyle olduğu yerde bulunan biri kendilerini her konuda yetkili sayıyor. Kim konser yapabilir, kim yapamaz. Kim meşru, kim gayri meşru, kim uyar, kim uymaz gibi böyle ne olduğu da belli olmayan kriterlerle bu türden uygulamalara başvurdular. Bu tabi ki çok rahatsız edici; burada sadece müzisyen mağdur olmuyor. Konseri organize eden organizatörler, menajerler, salon sahipleri, bizimle beraber çalan orkestrada yer alan arkadaşlarımız, tabi ki dinleyiciler mağdur edilmiş oluyor. Her konuda bir kanunsuzluk var. Bir keyfiyet var. Bunun müziğe yansıması, sanata yansıması diye düşünüyorum” diye vurguluyor.

Kimliğimize yönelik

Keyfiyetin yeni olmadığını ve kimliklerine yönelik bir durum da olduğuna dikkat çeken Kahraman, şöyle devam ediyor: “Tabi ki bu hem bizim kimliğimize bir müdahaledir, hem de Eskişehir’de ODTÜ’de vs. olduğu gibi ya da bir hanım arkadaşımızın da konseri iptal edilmiş ki giyim kuşam dolayısıyla hem de insanların yaşam tarzlarına müdahaledir. Yani bu keyfiyeti zirveye çıkardılar. Doğrusu bu süreç artık bizi tahammül edemez hale getirdi. Durum budur diye düşünüyorum. Şimdi bu keyfi durum yeni değil. Dönem dönem iktidarın aktüel ihtiyaçlarına göre diyelim öne çıkıyor ya da biraz geriliyor. Fakat bizim yıllardır yaşadığımız bir keyfiyetti bu.”

Konserlerine ara vermeden devam eden Kahraman kardeşlerin, bir dizi konser programı var. Üstelik her konserde tıklım tıklım dolan salonlarda sevenleriyle buluşan Kemal Kahraman, “Evet biz konserlerimize devam ediyoruz. Düğün salonları da çay bahçeleri de neresi uygunsa tabi ki orada şarkılarımızı söylemeye devam edeceğiz” diyor.

‘Yasaklar engelleyemez’

Mettin Kahraman’a daha çok çalışmalarını soruyorum. Yeni albümlerinin ilk bestesi Ömer Hayyam’ın rubailerinden “Ey Kör” yakın zamanda yayınlandı. Metin Kahraman, anlattı: “Pandemi sürecinde İzmir’de arkadaşımızın ev stüdyosunda uzun bir çalışma yaptık. Birikmiş eserlerimizi pandemi sürecinde kaydetmeye başlayarak toplamda 4 albüm olarak tasarladığımız bir çalışma sürecine girdik. Bu albümler sırasıyla, Sümbülteber, Telden Tele, İbrahim Peygamber ve Çoban, Düğün Müzikleri ve Aşk Şarkıları olarak yayınlamak istedik. Bu albümlerden ilki, tamamen özgün bestelerden oluşan Sümbülteber isimli albüm. Toplam 10 eserden oluşan bu albümde sözleri bize ait olan şarkıların yanı sıra kimi Ömer Hayyam gibi klasik dönem şairlerine kimi Turgut Uyar, Metin Altıok gibi çağdaş şairlere ait şiirlerden yaptığımız besteler yer alıyor. 8 Nisan’da Sümbülteber isimli albümümüzün ilk şarkısı Ey Kör’ü yayınladık.

30 yıllık emeğin ürünü

İkinci albüm, Telden Tele isimli albüm. Üçüncü albümde, İbrahim Peygamber ve Çoban hikâyesini anlatan müzikli bir Alevi menkıbesini yorumluyoruz. Toplamda 99 dörtlükten oluşan ancak sadece 24 dörtlüğüne ulaşılabildiğimiz bu geleneksel eser, konu ettiği İbrahim Peygamber ve Çoban hikâyesi kadar çok zengin bir melodi çeşitliliği üzerine oturan yapısıyla da artık kaybolmuş bir icra geleneğinin hatırlatılması sebebiyle önem taşıyor. Dördüncü albüm ise Dersim folklorüne dönük, yıllar öncesinden planlanmış bir çalışma olan Düğün Müzikleri ve Aşk Şarkıları albümü. Bu albümde 30 yıllık alan çalışması sürecinde derlediğimiz düğün müzikleri ve aşk şarkılarından bir seçkiyi icra edip yorumladık.”

Metin Kahraman, son sözü yasaklara ilişkin söylüyor: “Yasaklar bizi sevenlerle buluşmamızı engelleyemez, bu yasaklarla birlikte mücadele etmek gerektiğini düşünüyorum.”

Kronikleşmiş yasaklar…

Konserleri yasaklananlardan bir de Aram Baro, “Aslında bu durum, bu iptaller ülkenin geçmişinden beri kronikleşmiş bir politik tavır bence. Yani dönem dönem yaşam tarzlarına müdahale, inanç ve görüşlere tavır, yakın olmayan sanatçılara tavır. Hep karşılaştığımız bir durum. Bazen rafa kaldırdıkları politikayı tekrar karşımıza çıkardılar. Bu durum tabi üzücü, umut kırıcı, renkler ve demokrasi için. Bu tarz iptallerin gündeme gelmesi düşündürücü. Fakat bir özeleştiride bulunmak isterim; acaba biz bu durumu biraz da olsa hak ediyor muyuz… Yani demek istediğim biz ne kadar sağlam durabiliyoruz, ne kadar gerçekçi olabiliyoruz… Aslında toplumun genelinde de böyle bir algı var maalesef; ayrıştırma, kendine göre iyi-kötü sınıflama… Tüm renklerin, tüm yaşam tarzlarının sevgi, saygı ve anlayış içinde var olacağı bir dünya umudu ile…” ifadelerini kullanıyor.

Kahraman kardeşlere dair…

Metin-Kemal Kahraman kardeşler, Dersim’in Pülümür ilçesinde dünyaya gelir. 25 yılı aşkın bir süredir müzikle uğraşan Kahraman kardeşlerin ilk çalışmaları “Deniz Koydum Adını” albümünü 1993 yılında çıkar. Büyük ilgi gören ilk albümün ardından hemen ikinci albüm “Renklerde Yaşamak” 1995’de sevenleriyle buluşur. Artık çalışmalarına hız veren kardeşler, 1996 yılında “Yaşlılar Dersim Türküleri Söylüyor” yayınlar. Hafızalardan silinmeyen ve hala keyifle dinlenen bir albüm olan “Ferfecir” ise 1999 yılında sevenleriyle buluştu. 2002 yılında da yine unutulmayacak bir albüme imza attılar ve “Mayman”ı yayınladılar. Büyük emekle hazırlanan Çeverê Hazaru (Binler Kapısı) adlı albüm 100 sayfalık bir kitapçıkla 2006 yılında yayınlanır. Müzik aşkı hiç bitmeyen kardeşler, 2010 yılında “Saê Moru” (Şahmaran) yayınlar.

Peş peşe gelen yasaklar…

2005 yılında yakalandığı kanser nedeniyle hayatını kaybeden sanatçı Kazım Koyuncu’nun kardeşi Niyazi Koyuncu, İstanbul Pendik’te düzenleyeceği konserin 2 gün önceden AKP’li Pendik Belediyesi tarafından engellendiğini duyurdu.

Melek Mosso

Isparta’da düzenlenecek Uluslararası Gül Festivali’nde sahne alacak Melek Mosso konseri, “ahlaki hassasiyetler” nedeniyle iptal edildi.

Aynur Doğan

Sanatçı Aynur Doğan’ın Kocaeli Derince’de yapacağı konser AKP yönetimindeki belediye tarafından son anda iptal edildi. Ardından benzer bir engel de Bursa’dan geldi. Doğan’ın 31 Mayıs Salı günü Bursa Kültür Park Açıkhava’da yapacağı konsere sayılı günler kala belediyeden konserin iptal edildiği açıklandı. Belediye resmi Twitter hesabından şu açıklamalarda bulundu: Bahsi geçen konser organizasyonu Bursa Büyükşehir Belediyesi ve iştirakleri ile ilgisi bulunmamaktadır. Organizasyonu düzenleyen şirket ile görüşülerek, belirtilen tarihte yapılacak olan konserin firma tarafından iptal edildiği bilgisi alınmıştır.

Mem Ararat

Aynı zamanda sanatçı Mem Ararat’ın 29 Mayıs tarihinde Bursa Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde vereceği konser de Bursa Valiliği tarafından “kamu güvenliği” gerekçe gösterilerek iptal edildi. Ararat, iptal haberinin ardından bir paylaşım yaparak, “Kürtçe’nin bütün ağız ve lehçelerinden şarkılarımızı söylemeye devam edeceğimizden hiç kimsenin kuşkusu olmasın” dedi.

‘Kürtçe söylemeye devam edeceğim’

Mem Ararat, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:29 Mayıs Pazar günü Bursa Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılması planlanan konserimiz, kamu güvenliği gerekçe gösterilerek Bursa Valiliği tarafından konsere 3 gün kala yasaklanmış olup, resmi yazı bugün itibarıyla tarafımıza ulaşmıştır. Bütün biletlerin satıldığı, müzisyenlerin uçak biletlerinin alındığı, otel rezervasyonları ve benzeri bütün hazırlıklarının tamamlandığı konserimize 3 gün gibi kısa bir süre kala yasaklanması kuşkusuz ayrıştırıcı ve toplum vicdanını yaralayan bir karardır. Mağduriyet yaşanmaması adına bilet alan dostlarımızın Passo uygulaması üzerinden biletlerini iade etmelerini rica ediyorum. Kürtçe’nin bütün ağız ve lehçelerinden şarkılarımızı söylemeye devam edeceğimizden hiç kimsenin kuşkusu olmasın.”

Kürtçe tiyatro da yasak!

Kürtçe’ye yönelik baskılar konser yasaklarıyla sınırlı kalmıyor. Bitlis Tatvan ilçesinde 31 Mayıs’ta Tiyatro Mencel tarafından sahnelenmesi beklenen “Hay Lo Dîsa Tevlîhev Bû“ adlı tiyatro oyunu da Tatvan Kaymakamlığı tarafından gerekçe gösterilmeden iptal edildi.

Kürtçe şarkıyla halaya faşist saldırı

Dikkat çeken başka bir gelişme de Antalya’da yaşandı. Konser yasaklarıyla eş zamanlı olarak Akdeniz Üniversitesi’nde Kürt üniversite öğrencileri, kampüs içerisinde şarkı söyleyip halay çekerken faşist bir grup, özel güvenliğin de desteğiyle saldırıya maruz kaldı.

1134 sanatçı: Şarkılarımızı söyleyeceğiz…

Aralarında müzisyen, besteci, söz yazarı, aranjör, müzik yapımcısı, müzik yazarı ve menajerlerinde bulunduğu 1134 isim müzik yasaklarına karşı ortak bir açıklama yaptı. Metin-Kemal Kahraman kardeşler, Aynur Doğan, İlkay Akkaya, Mor ve Ötesi grubu gibi isimlerin imzaladığı “Müzik Susturulamaz, Müzisyenler Susmaz” başlıklı açıklamada, “Bu yasaklara gerekçe olarak “kamu güvenliği”, “toplumun ahlâkî değerleri” gibi ucu açık ifadeler kullanılıyor. Bu kararların ardında talimatı, altında imzası olanlara seslenmek istiyoruz: Bu uydurma gerekçelerin neyi perdelemek için kullanıldığını hepimiz biliyoruz. Bir konser yasaklandığında, sadece müzisyenler değil, o müziğin tüm dinleyenler de cezalandırılıyor. Bu kadarla da kalmıyor, menajerleri, organizatörleri, ses ve ışık teknisyenlerini, doğrudan ya da dolaylı olarak sektörden beslenen herkesi, aileleriyle birlikte cezalandırmış, sofralarındaki ekmeği almış oluyorsunuz. Kendi yaşam anlayışınızı bütün topluma dayatmaya çalışıyorsunuz. İstiyorsunuz ki, koca bir toplum sizin istediğiniz gibi, siz istediğiniz sürece ve sizin izin verdiğiniz kadar yaşasın. Bunun için sanata, sanatçıya, emeğe, şarkılara saldırarak insan ruhuna topyekûn pranga vurmak istiyorsunuz.

Büyük yanılgı içindesiniz. Bu ülkenin tek sahibi değilsiniz. Bu ülkenin sahibi hepimiziz ve bu ‘hepimiz’in içinde sizin kadar biz de varız. Bizler, yaratmak istediğiniz gri dünyayı her zaman şarkılarımızla, türkülerimizle danslarımızla gökkuşağının tüm renklerine boyamaya devam edeceğiz. Dilediğimiz kıyafetle sahneye çıkıp; şarkılarımızı istediğimiz dilde, dilediğimiz gibi söyleyeceğiz.

Sanatçıların koruma altında olduğunu söyleyen yasalar günü gelecek gerçekten uygulanacak. Sanat hepimiz için. Müzik hepimiz için. Gözünüze, kalbinize, vicdanınıza indirilmiş perdeyi kaldırın. Şarkıların, dünü bugüne, bugünü yarına bağladığını; bizleri ayrıştırmadığını, aksine birleştirdiğini göreceksiniz” denildi.

https://justpaste.it/5p2yj

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir