Garibe’nin günlükleri…

Bilal 2014 yılında 29 yaşındayken Mardin Dargeçit’te kontra tarafından silahla katledilir, Garibe ise 31 yaşında Kandıra F Tipi’nde katledilir. Birbirine ölümüne bağlı iki kardeşin ipini de aynı eller çekmiştir.

Garibe yaşadıklarını not etti, günlük tuttu, özlemlerini de, maruz kaldığı insanlık dışı koşulları da bulduğu her şeye, deftere, kitaba, takvim yapraklarına yazıp durdu. Garibe, biraz sitemkar hep içine doğru konuşuyor.

Garibe: 6-7 Ekim abim gitti. Kulağıma giren tek bir sözcük var. “Xero, xelk dimrin tû diçe dawete dike”… Bunlar niye bana ateş etti. “En iyi Kürt ölü Kürt onlar için”… Rüyalarımdaki kız çocuğunu özgür bırak Xuke…

İntihar deniliyordu oysa her şey gün gibi ortaydı, katledilmişti, intihar süsü verilmek istenmişti. Tanıklar vardı, kayıtlar vardı, katledilmeden önce kaleme alınmış notlar vardı. Hakikat demir parmaklıklar ardından süzüle süzüle bir yolunu bulmuştu… Asiydi, onu tanıyan herkes böyle söylüyordu. Daha çok küçük yaşta sisteme başkaldırmıştı. Okula gitmeyi reddetmişti ancak okuma-yazmayı öğrenmesi için ailenin de isteği üzerine okula devam etmişti. İlkokulu dördüncü sınıfta terk etmiş ve ailesine ekonomik katkıda bulunmak için çalışmaya başlamıştı. Çocuk yaşta birçok Kürt çocuğu gibi mevsimlik işlerde çalışmıştı. Artık bir genç olduğunda mevsimlik işçi olarak gittiği Antalya’da bir fabrikada işe başlamıştı ancak bir yandan da memleket hasreti içini kavurur olmuştu. O ateşle memlekete döndü, artık bir amacı vardı. Halkı için çalışacaktı. Öyle de yaptı. Demokratik Bölgeler Partisi’nde (DBP) görev aldı. Kapı kapı, ev ev dolaştı. Eve uğramaz olmuştu çünkü artık bir ailesi değil binlerce ailesi vardı.

GARİBE-BİLAL GEZER

Bir davanı yükünü sırtladılar

Kobanê Serhildanı döneminde 7-8 Ekim 2014 eylemleri patlak verdiğinde canından bir parça olan ağabeyi Bilal, kontralar tarafından katledilir. İki kardeş arasında 5 yaş vardır. Bilal 1985 doğumlu, Garibe ise 1990 doğumludur. İki kardeşten çok daha öte bir bağ vardır aralarında. Kendi ömürlerini aşan bir davanın yükünü sırtlarlar. Kürt Ulusal kıyafetlerini giyer, her düğüne beraber giderler. Biri üzülünce diğerinin canı daha çok yanıyordur. Ömürleri de neredeyse aynı sürede sona erer. Bilal 2014 yılında 29 yaşındayken Mardin Dargeçit’te kontra tarafından silahla katledilir, Garibe ise 31 yaşında Kandıra 1 Nolu F Tipi’nde işkenceyle katledilir. Birbirine ölümüne bağlı iki kardeşin ipini de aynı eller çekmiştir.

Garibe daha içeri girmeden hemen kapıya iliştirilmiş kendi fotoğrafı ve kendisi gibi katledilen Deniz Poyraz ile bizi karşılıyor.

Garibe’nin odası…

Garibe Gezer’in evine Dargeçit’e gidiyorum. Garibe daha içeri girmeden hemen kapıya asılı kendi fotoğrafı ve kendisi gibi katledilen Deniz Poyraz ile bizi karşılıyor. Ablası Asya Gezer, annesi Halime Gezer ve babası Yusuf Gezer ile salonda kısa sohbetin ardından Garibe’nin yengeleri, yeğenleri ile selamlaşıyoruz. Salonun her köşesinde Garibe ve Bilal Gezer’e ait fotoğrafları görüyorum. O fotoğrafların arasında hemen göze çarpan iki fotoğraf daha var, biri katledilen Kürt siyasetçi Mehmet Sincar’ın fotoğrafı, diğeri ise sürgünde yaşamını yitiren sanatçı Ahmet Kaya’nın fotoğrafıydı. Sohbet yoğunlaştıkça Garibe’ye dair ne varsa duymak, bilmek istiyorum. Tabi aileyi de zorlamak istemiyorum, ancak aile hiç kırmadan tüm sorularımı yanıtlıyor. Garibe’nin odasının kapısı aralık. Halime anne o odanın kapısının önünde oturuyor, gözlemlediğim kadarıyla da o odaya çok sık girilmiyor. Ben talep etmeden Asya’nın odaya girilebilirsin sözleriyle hemen ayaklandım. Duvarda iki kardeşin kocaman fotoğrafı duruyor…

Garibe ve babası Yusuf Gezer

Çok direngendi

Bazı emekçilerin elleri çalışma koşullarından dolayı normalden biraz daha farklıdır. Nasırlıdır, büyüktür, yorgundur… Garibe de daha çocuk yaşta tarlalarda çalıştığı için elleri yaşıtlarına göre daha iridir. Zaman zaman alay konusu da olmuştur. Garibe, bir notunda gardiyanların ellerini incelediğine ve kendilerince yaptığına yorumlar yer veriyor. Asya Gezer de, Garibe’den konuşurken, ellerine dikkat çekiyor:  “Eve gelmiyordu, hep çalışıyordu. Elleri çok büyüktü. Çok direngendi. Asiydi, babasının dışında kimseyi dinlemezdi. DBP’de yöneticiydi, hep çalışmalardaydı. Özyönetim sürecinde de çok çabaladı, 3 gizli tanık vardı. 19 günlük yasak sürecinde tutuklandılar. Gizli tanıkların ifadeleriyle onlara ceza yağdırdılar. Dava güvenlik gerekçesiyle Midyat’tan Van’a götürüldü.”

21 Mayıs 2021 tarihinde maruz kaldığı bir işkenceyi takvim yaprağına not eder: “Kocaeli- İşkenceyle, zorla süngerliye atıldığım gün. Bugünü unutma. Gerçek düşman kalesidir hapishaneler.”

Günlük tuttu

Kandıra’ya sürgün edilmeden önce birçok cezaevine sürgün edilir. Sürekli sürgünler yaşar. Tarsus’tan Kayseri’ye sürgün edildiğinde şahsi eşyaları olan televizyonu, ketılı, elbiseleri verilmedi. Tek kaldığı halde eşyaları verilmiyordu. Hükümlü değil tutukluydu. Ancak Türk yargısı için fark etmiyordu. Yaşadıklarına isyan edip kaldığı hücreyi ateşe verdi. Sonra farklı hücreye atıldı, su dolu bir hücreydi, battaniyesi de ıslak halde verilmişti. Sadece ranzanın üstünde iki gün geçirdi, “Dondum” diyordu. Ailesiyle yaptığı telefon görüşmesinde yaşadığı işkencenin sorumluları olan başgardiyan ve cezaevi müdürünün ismini verdiği için Kocaeli Kandıra’ya sürgün edildi. Orada 22 gün hücrede tutuldu. Defalarca tek kişilik koğuştan alınmasını istedi. Kadın gardiyanlar tarafından cinsel tacize uğradı. Dışkı dolu bir hücrede kaldı. “Sesim duyulsun” dedi, dünya duydu ama duymak istemeyenler de çoktu. Garibe yaşadıklarını not etti, günlük tuttu, özlemlerini de, maruz kaldığı insanlık dışı koşulları da bulduğu her şeye, deftere, kitaba, takvim yapraklarına yazıp durdu.

20 gardiyan işkence yaptı

Ben Garibe Gezer, işkenceden hemen önce ve sonrasında yaşadıklarımı anlatıyorum: “O zaman dilekçe verdim arkadaşların odasına geçmek için ya da onlara yakın bir odaya alınmak için. O zaman gardiyanlar geldi, ‘Garibe dilekçen reddedildi ve müdür seninle görüşmek istiyor’ dedi. Ben de bizim dilekçelere sözlü cevap verilmiyor, yazılı bir şekilde veriliyor, ben müdürle görüşmem, bizim sorumlu arkadaşlarımız var onlarla görüşsün dedim. O sırada kadın gardiyanlar darp etmeye başladı, ben de direndim, direndiğim için de koridorda sürüklemeye başladılar, yaklaşık 200-300 metre koridorda sürüklediler, üzerimde şalvar vardı, şalvar üzerimden çıktı iç çamaşırıyla kaldım, erkek gardiyanlar da bakıp pis pis sırıtıyordu. Zaten ben orada delirdim. Sonra süngerli odaya götürdüler. 4 saat ters plastik kelepçe ile tutuldum. Sonra psikolog geldi. ‘Dediklerimi yapacaksın’ diyerek tehdit etti. Buna da direndim. Sonra erkek-kadın yaklaşık 20 gardiyan geldi, ellerimi ters çevirmişlerdi, postallarıyla boynuma bastılar. Ellerim, her yerim morluk içindeydi, kadın gardiyanların cinsel tacizine maruz kaldım. Beni odaya getirdiklerinde baygındım, uyandığımda her yer kan içindeydi, zar zor butona bastım arkadaşlara seslendim. Ağzımdan, burnumdan kan akıyordu. Revire götürmediler, ailelerin görüşe geldikleri yere doğru bir yere götürdüler, doktor yanlı konuşunca tedaviyi kabul etmedim. Kabul etmedim diye bana dilekçe imzalattılar, ‘ölümümden ben sorumluyum’ diye. Buna direndiğim için tekrar süngerli odaya götürüldüm. 21 Mayıs’ta 24 saat süngerli odada tutuldum.”

Garibe’nin cezaevinde hazırladığı albümden bir kare

Görüntülerin tamamı verilmedi

Bu konuyla ilgili Garibe Gezer’in ablası Asya Gezer, şu hatırlatmaları yapıyor: “4 saatlik ve süngerli odadaki 24 saatlik görüntüler avukatlara verilmedi. CD kesilip sadece koridordan kısa bir görüntü verildi. Süngerli odada bir parça süngeri kopardı diye bundan dolayı ‘kamu malına zarardan’ dava açıldı ve yine 3 ayrı olmak üzere toplamda 45 günlük hücre cezası verildi.”

Düşman kalesi hapishaneler

Garibe tutuklu bulunduğu süre boyunca elinden kalemi düşürmez, kalemi döndüğünce yazar. Birçok günlük biriktirir. Hatta 21 Mayıs 2021 tarihinde maruz kaldığı bir işkenceyi takvim yaprağına not eder: “Kocaeli- İşkenceyle, zorla süngerliye atıldığım gün. Bugünü unutma. Gerçek düşman kalesidir hapishaneler.”

Suçlu hep Kürt’tür!

Ancak Garibe’ye işkence yapanlar yargılanmaz. Hatta görüntülerin de ortaya çıktığı işkenceye dair Türk yargısı takipsizlik kararı verir. Oysa bir süngerin ucunu kopardı diye Garibe’nin yargılandığı dava devam etmiştir. Suçlu hep Kürt’tür!

Garibenin kaleminden 09 Aralık 2021

Tarih 9 Aralık 2021’i gösteriyor. Garibe katledileceğini tahmin ediyor ancak o günün bugün olduğundan habersizdir. Ağabeyi Bilal ile ablası Asya’ya hitaben yazılar kaleme alıyordur. Katledileceği günü hissedercesine şunları kaleme alıyor: “Evet kendimi güçsüz hissediyorum ama toplum içinde daha çok güçsüz hissediyorum. Çünkü insanlardan kaçıyorsun Xuko. Kaçmak bir çözüm mü sence. Herkes hükmetmek istiyor abim, hükmetmek ve yönetmek çok mu önemli. Neden bu kadar önemli? Elim titriyor abi, yazamıyorum. Anlatacağım diyorum ama sonra aklım, elim, yüreğimde ölüm sözcüğü beliriyor abim. Çünkü her anında ben varım Xuke. Buna bir son vermem lazım. Düşünmeden hareket ediyorum. Cinsel taciz davası açtım… Kaç kaçabildiğin kadar Xero. Sonu gelmez bir kaçış. Kendimi hep rezil ediyorum kaçmasam. Küçük düşürücü, aptalca şeyler yapıyorum. Bunu artık yapmak istemiyorum. Bir insanın kendine saygısı olmalı değil mi? Hiç kimse bunu düşünmüyor. Herkes, her toplum kendi tarihini yazar. Savaş ve tarih aynı, savaş hiç bitemeyecek. İyilik ile kötülük kol kola. İkisinin ayrımı kalmamış. Beni hala çok zorluyorsun Xuke. Ayağa kalkmak çok zor değil. Çabalaman gerek. Varsın herkes seni tuhaf bulsun.”

Salonun her köşesinde Garibe ve Bilal Gezer’e ait fotoğrafları görüyorum. O fotoğrafların arasında hemen göze çarpan iki fotoğraf daha var, biri katledilen Kürt siyasetçi Mehmet Sincar’ın fotoğrafı, diğeri ise sürgünde yaşamını yitiren sanatçı Ahmet Kaya’nın fotoğrafıydı.

Hep içine doğru konuşuyor

Sistemi, yaşamı, maruz kaldıklarını sorgulayan Garibe’nin sitemi neredeyse bir veda konuşması. Kendine sitem, etrafına sitem, herkese sitem, Garibe hep içine doğru konuşuyor: “Yeni bir rüya, uyumak bile iyi gelmiyor abim. Hiçbir yere ait olmamak bir tek Kürtlere mahsus galiba abim. Bu dünyada bizim gibiler vardır Xuko, devamını getirmek istiyorum. Olmak ya da olmamak, olupda mücadeleye devam ettin abim. Ben ise olmadan mücadeleye devam ediyorum. Sana konuşmak istiyorum abim. Tanrısını kaybetmiş bir çocuk gibiyim. Tanrıça ise beni terk etmiş. Işık yok, ışık yoksa karanlık yalnız kalır. Sen susmuşsun hiç konuşmuyorsun, eskiden yanıma gelirdin çok yakın değildin ama gelirdin. Bu seferki engel çok zor abim. Aşılmayacak kadar büyümüş. Üst üste yığdım her şeyi, çıkış yolu bulamıyorum. Anlatamıyorum, konuşmayı unutuyorum. Zorlandığımda ise sen aklıma geliyorsun. Kafamın içinden çıkmıyorsun, çıkamıyorsun bir türlü. Delirmek iyi bir şey bazen sen gittiğinden beri zamanla delireceğimi biliyordum. Devamını o yüzden getirmem lazım. Aile daha çok acı çeker, halkımız daha çok acı çeker üzülür. Seni katlettiler. Daha fazla halkımız ölmesin diye mücadele edeyim dedim. Devam ettim. Durmadan devam ettim. Hiç düşünmeden dur dediler, durmadım. Sonsuzluğa doğru yola çıktım. Ve o sonsuzlukta şimdi kayboldum. Senin hayalin Rojava’nın özgürleşmesiydi. Ama sen göremeden özgürleşti. Benim hayalim senin hayalinin devamıydı katliamla sonuçlandı. Hep savaş vardı, hiç bitmeyen bir savaş, sistem kapitalist sistem, başkaldırma, isyan, ataerkil sistem, sosyalizm, sol, komünizm, anaerkil sistem ikisinin arasındaki savaş hiç bitmiyor. Ezen ile ezilenin arasındaki savaş. 09 12 2021.”

Günlükten kesitler…

Garibe Gezer’in katledilmeden bir kaç gün önce kaleme aldığı günlüklerinden bazı kesitlere aşağıda olduğu gibi yer veriyoruz:

Xero, xelk dimrin tû diçe dawete dike

“6-7 Ekim’de abim gitti. Kulağıma giren tek bir sözcük var. ‘Xero, xelk dimrin tû diçe dawete dike.’

Tarihi hatırlamıyorum, ama bir ay önceydi galiba. Kulağıma yeni bir sözcük takılı kalmış, devamını niye getirmedin? Sahi devamını niye getirmedin abim. Saçlarım emanet uzatıp anneme yollayacaktım. Neşemin altında sen saklıydın abim: Şimdi çıkıyorsun. Kaçış bir çözüm sandım ama hala kaçıyorsun Xero.

Birileri, bir şey vücudumdaki ruhu emiyor abim.”

Varlığıma sesleniyorum

“Doğa ana sana ne dedi? Okuma yaz, herkes yazıyor, yazı canlılardan daha çok abim, yazdıkça insanlık kayboluyor. Konuştukça siliniyor, söz uçar yazı kalır, kahramanlığına bağlıyım abim. Yazı sadece insan merkezlidir. Niye yazıyorum o zaman şimdi. Varlığıma sesleniyorum, sana, ışığı serbest bırak o zaman Xuke.

Yanarım abim, yanmaktansa solmayı tercih ederim. Solman senin için iyi ama başkaları için değil. Yıldız sanmıştım, kırmızı bir yıldız kaydı dedim o zaman abim.”

En iyi Kürt ölü Kürt onlar için

“Biliyorum, o yüzden sonra gökyüzündeki yıldızları her akşam uzun uzun seyrederim. Annem korkudan bizi köşelere koyar oturturdu. Sen de dayanamayıp bakmıştın. Ben onun izli mermi olduğunu yıllar sonra anladım. Sen pencereden tam bakarken pencereden seni görüp hedef aldılar. Altı ya da 5 yaşında birini öldürmek çok mu kolay onlar için abim. Çok mu kolay onlar için bilmiyorum abim, ama hedef alıyorlar. Bazı insan toplulukları düşman ilan edildiğinde bebeklere-çocuklara da düşmanca davranırlar. Doğadaki bütün canlılar da dışardaki tehlikeyi sezdiği zaman savunmaya geçer. Zarar vermediklerini anlarsa saldırmaz, sana zara vermez. Bunlar niye bana ateş etti. Büyüyünce saldırıya geçersin diye; ‘En iyi Kürt ölü Kürt onlar için’ yanıyorlar Xuke.

Ölüler diyarı suyla doldu

“Zihnim rahatlamıştı abim. Sen yine ‘ölüm’ sözcüğünü edince gürültüye başladı. Gürültü susmaz, kafamdaki gürültüyü ancak dışarıya odaklanırsam susar. Dışarıda gürültü çoğalıyor Xuke.

Su dökelim üzerine abim. Gürültü sokaktan çıkar. Son dönemlerde kafamdaki gürültü beni çok susatıyor. Su her şeye iyi geliyor. Su tükendi Xuke. Toprak yeraltına çekildi. Ölüler diyarı suyla doldu. Canlılar yeraltına çekiliyor. Tohumlar derin bir uykuya daldı. Senin çocukluğun hiç bitmeyecek. Neredeyse hiç büyümedin, rüyalarımda hep bir kız çocuğu var. Bebeklikten 7 yaşına kadardır hep. Onu hep sende görüyordum Xuke. Sen büyümemek için direniyorsun. En ufak bir olayda öfkeleniyorum artık abim. Gerçi bizim yaşamımızda hiç ufak olay yok. Hepsi büyük, küçükken en ufak bir iyilikte kötülüğü görmemek için algılarımı kapatıyordum. Kötülükler gerçek değil, iyilikler gerçek. O yüzden başkalarını korumaya çalışıyordum. Sen de kendini hep tehlikeye atardın. Ben ölmeyi başardım sense yaşamayı başaramıyorsun Xuke. Düşünüyorum da ölüm bana dokunup neden gidiyor. Benimle dalga geçer gibi…

Rüyalarımdaki kız çocuğunu özgür bırak Xuke.

Özgürlük nedir?”

İçerdekilerin sesi olmak zorundayız

2016 yılında Kütahya’ya giderken gözaltına alınan ve tutuklanan Garibe Gezer hakkında, 4 Ocak 2016’da “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” iddiasıyla dava açıldı. Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezer hakkında hazırlanan raporların “vicdani kanaat oluşturduğunu” ileri sürerek, “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Gezer katledildikten bir buçuk yıl sonra kararını veren Yargıtay, müebbet hapis cezasını onadı. Oysa bir insan yaşamını yitirdiğinde hüküm kalmıştır diye yazmıştır hukuk kitaplarında. Ancak Türk hukukunda o insan Kürt ise hayatta olmaması kararı değiştirmez!

Garibe’nin davası için dayanışma çağrısında bulunan Asya Gezer, “Garibenin 2. yıldönümü ama dosyasında hala bir ilerleme yok. Ölümünden sonra Yargıtay cezasını bile onayladı. Garibe tecrit, işkence, baskı, hak ihlalleri sonucu katledildi ve cezaevlerindeki bütün arkadaşlara tecrit uygulanıyor. Biz dışarıdakiler onlara ses olmazsak tecrit kırılmaz. Dosyasının takipçisi olacağız ve sonuna kadar takipçisi olmaya devam edeceğiz. Cezaevlerinde başka cenaze almadan içeridekilerin sesi olmak zorundayız artık” diyor.

Halime Gezer, Garibe’nin odasının kapısı önünde oturuyor.

Garibe sizin yoldaşınızdır

Garibe’nin davasına sahip çıkılması çağrısı yapan anne Halime’nin Garibe’nin yoldaşlarına mesajı var: “Merhaba. Selam olsun size ve Garibe’me. Canım feda olsun size ve gözlerinize. Garibe sizin yoldaşınızdır ve sizin devrimcinizdir. Merhaba size ve kıyamete kadar Garibe’min izini bırakmayacağım. Onun yolundan dönmeyeceğim. Garibe’min davasının üzerinde durun gerisi feda olsun.”

https://justpaste.it/6gvdv

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir