Cezaevinde 2 kez kalp krizi geçiren, hipertansiyon, KOAH, kemik erimesi, görme kaybı gibi hastalıklara yakalanan Ekim Can Polat’ın en büyük sorunu ise Akromegali hastalığına yakalanması. İç organları çok fazla zarar gören ve hızla büyüyen Ekim buna rağmen tedavi edilmiyor. Annesi Songül İlker ise 490 gündür çocuğunun tedavi edilmesi için sesini duyurmaya çalışıyor.
Gözaltındayken ajanlık dayatılır ancak Ekim kabul etmez. Ekim gözaltındayken Küçükçekmece’de bir bomba patlatılır. Bu olay Ekim’in üzerine yıkılır. Olayla hiçbir bağlantısı olmadığının bilinmesine rağmen elinde bomba patlayan kişiden Ekim’in üzerine ifade vermesi istenir. Annesi Songül İlker, şöyle anlatıyor: “Olay polislerin baskısıyla Ekim’in üzerine yıkıldı.”
Sürekli uzuvları büyüyen Ekim’e annesi ayakkabı ve kıyafet bulmakta zorlanıyor. Ekim’in ayakları 47 numaraya kadar çıkarken Songül İlker, “Sürekli ayakkabı, pantolon, tişört arıyorum bulamıyorum. Sürekli uzuyor, boyu 2 metreyi geçti. Ekim, Dersimli Kürt ve Alevi olduğu için bu zulme maruz kalıyor. Çocuğumun tedavi edilmesini istiyorum” diyor.
Türkiye’de Kürt olmak, Alevi olmak ya da muhalif olmak bir kişinin tutuklanması için yeterli bir gerekçe olabiliyor. Üstelik bir suçun olmasına gerek de yok, suç üretilebiliyor hatta üzerine herhangi bir olay da yıkılabiliyor. Olayla ilgili bağlantının olmadığını ispatlamış olman bile bir şeyi değiştirmiyor. Çünkü hukuk ve yasalar adaleti değil AKP rejiminin isteklerine göre uygulanıyor. Böyle cezaevlerinde binlerce siyasi tutsak bulunuyor. Mazlum İçli, Abdulkadir Kuday, Hanife Arslan gibi… Suçlama konusu yapılan olayın yaşandığı dakikalarda gözaltında işkenceye maruz kaldığı resmi kayıtlara geçmesine rağmen ceza verilen Ekim Can Polat gibi…
25 gün işkence yapıldı
Ekim Can Polat 16 yaşlarındayken devletin şiddetiyle bizzat tanışır. 28 Mayıs 2013 yılında başlayan ve yaklaşık 4 ay süren Gezi Direnişi’nde gaz bombasının bacağına isabet etmesi sonucu yaralanır ve gözaltına alınır. Gözaltında işkenceye maruz kalır. Bir süre sonra serbest bırakılır. Ancak yandaş medya “Gezi teröristi yakalandı” başlıklarıyla haber servis ederek hedef gösterir. Ekim 19 yaşında bir kez daha gözaltına alınır ve 25 gün boyunca ağır işkenceye maruz kalır. Ardından tutuklanan Ekim’e 24 yıl ceza verilir. 25 Ekim 1996 yılında dünyaya gelen ve şimdi 27 yaşında olan Ekim, gözaltında yaşadığı işkencelerden dolayı sağlığını yitirir. Cezaevinde 2 kez kalp krizi geçiren, kalbinde ritim bozukluğu, hipertansiyon, KOAH, kemik erimesi, görme kaybı gibi hastalıklara yakalanan Ekim’in en büyük sorunu ise Akromegali hastalığına yakalanması. Bu hastalıktan dolayı da iç organları çok fazla zarar görüyor ve buna rağmen tedavisi engelleniyor.
Kürtlere takılıyor!
Ekim’in annesi Songül İlker, şöyle anlatıyor: “Gezi’de 11 yıl 6 ayrı dava açıldı, Ekim ve 4 çocuk yargılandı. Ancak daha sonra çocukların hepsi beraat etti. Ama baskılar bitmedi. 19 yaşına kadar defalarca gözaltına alındı ve şöyle bir şey söylediler: ‘Eylemlere gitme! Berkin’in cenazesine niçin gittin? Sokağa çıkma! Eylemlere katılma! Al anneni, kız kardeşini sana şu kadar para verelim git dünyanın hangi ülkesine istersen oraya git.’ Ekim bunları kabul etmedi. Sürekli telefonlarla tacizler başladı. Hem Ekim’e hem bana. Bana söyledikleri şey şuydu ‘oğlun Kürtlere takılıyor’ sabah 4’ünde 5’inde arayıp ‘oğlun Kürtlere takılıyor ben bir dost uyarmak isterim’ diyordu. Ekim’in kendisi zaten Kürt.”
Çocuğuma günlerce ulaşamadım
Eylül 2016 tarihinde çocuğunu gözaltına alındığı ancak 24 gün boyunca çocuğuna ulaşamadığını söyleyen Songül İlker, “Oğlumu günlerce aradım bulamadım meğer Vatan işkencehanesindeymiş. 25 gün işkenceye maruz kalmış çok ağır işkence görmüş. 24. gün beni bir avukat aradı oğlunuz yarın Çağlayan Adliyesi’ne çıkarılacak diye, sabahın 7’sinde Çağlayan Adliyesi’ne gittim akşam 7’ye kadar bekledim oğlumu göremedim” diyor.
Türk yargısı bildiğiniz gibi
Gözaltındayken ajanlık dayatılır ancak Ekim kabul etmez. Bunun üzerine çıkarıldığı savcılık tarafından tutuklanır. Tutuklama gerekçesi ise katıldığı eylemler olur. Ekim gözaltındayken Küçükçekmece’de bir bomba patlatılır. Bu olay Ekim’in üzerine yıkılır. Olayla hiçbir bağlantısı olmadığını bilinmesine rağmen elinde bomba patlayan kişiden Ekim’in üzerine ifade vermesi istenir. Annesi Songül İlker, şöyle anlatıyor: “Bir polis olayın Ekim’in üzerine yıkılmasının mümkün olmadığını söylüyor. Polis ‘sen dalgamı geçiyorsun adam 22 gündür burada, gözaltına alındığı tarih belli’ diyor. Ama bir şekilde diğer polislerin baskısıyla Ekim’in üzerine yıkılıyor. Olay 27 Eylül’de oluyor oğlum 5 Eylül’de gözaltına alınıyor ve 25 Eylül’de Çağlayan Adliyesi’ne getiriyorlar. Oğlum kuş olup uçup gidip o bombayı vermedi ya. O bomba elinde patlayan şahsında ifadesi var, ilk duruşmaya geldi. Mahkemede ‘ben çok ağır işkenceye maruz kaldım Ekim’in üzerine ifade vermem söylendi’ dedi. Gerçekten 6 ay geçmişti ve o çocuğun yüzünde hala işkence izleri vardı.”
Genç yaşında 7 cezaevi görür
Ekim tutuklandıktan sonra ilk olarak Metris Cezaevi’ne götürülür. Ardından Silivri 5 Nolu’ya burada bir buçuk yıl kalır. Ancak baskı, işkence, ajanlık dayatması aralıksız sürer. İşbirliği dayatmalarını kabul etmeyen Ekim, sürgünlere maruz kalır ve 7 cezaevi görür. Annesi ile görüşmesinde tehdit edildiğini söyler. Ve Bandırma 1 Nolu’ya sürgün edilir ve burada açlık grevine başlar. Annesi burada Ekim’i ziyaret ettiği sırada ona 5 gündür açlık grevinde olduğu söyler. Bandırma T Tipi’ndeki başgardiyan Kazım Demirtaş’ın “Seni öldürürüz, kemiklerini bulamazlar” sözleriyle çocuğunu tehdit ettiğini söyleyen Songül İlker, “Orada sağlık sorunları başladı. Sürekli nefes alırken zorlandığını söylüyordu” diyor. Ekim Bandırma’dan Akhisar T Tipi’ne sürgün edilir. Orada uzun süre tek kişilik hücrede tutulur ve Aksihar’da da Hüseyin adındaki başgardiyan tarafından ölümle tehdit edilir. Konunun gündeme gelmesiyle başgardiyan Hüseyin’in görev yeri değiştirilir. Ekim de Denizli T Tipi’ne sürgün edilir. Denizli’de çıplak arama işkencesine direndiği için gardiyanlar tarafından şiddete maruz kalıyor. Annesi ise yaşananları ziyarete gittiğinde öğrenir. Çocuğunun yüzünde işkence izleri vardır. Gördüğü manzara karşında kahrolan anne Songül İlker, “İşkence burada da devam etti. Yaşamadığı rezalet kalmadı” diyor.
“Bu terörist” deyip muayene ettirmediler
Ekim’e ilk teşhis yani Akromegali hastalığı Silivri 5 Nolu’dayken sevk edildiği Çapa Tıp Fakültesi’nde konur. Ancak hastalığı hem Ekim’den hem de annesinden gizlenir. Sağlık durumu her geçen gün daha da kötüye giden Ekim defalarca tedavi edilmek için cezaevi idaresine hastaneye götürülmesi için başvurur ancak sonuç alamaz ve günden güne hastalığı ilerler. En son başvurusuna sonuç alan Ekim hastaneye sevk edilir ancak bu sefer de hastane de muayene edilmez. Hastanede yaşadıklarını Ekim, şu sözlerle anlatıyor: “Benden önce gardiyan doktorun yanına girip, bu teröristtir bunu muayene etmeyin diyor. Doktor da muayene etmiyor. Zaten hastane yolunda da işkence yapıyorlar.”
Ekim’in hayatını altüst etti
Ekim tedavi edilmediği gibi sürgünlere bir yenisi eklenir, Akhisar’dan Tekirdağ 1 Nolu F Tipi’ne sürgün edilir. Hastalığı ilerleyen Ekim’in beynindeki tümör büyür, gözlerinde görme sorunu başlar. Yine tansiyon, şeker, böbrekler ve mide rahatsızlıkları baş gösterir. Sürekli bedeni büyüyen Ekim artık kolları ve ayaklarını taşıyamaz hale gelir. Daha önce Denizli Akhisar Cezaevi’ndeyken tedavisinin yapılması için açlık grevi eylemi yapan Ekim’e annesi de destek olur ve oturma eylemine başlar. Denizli’deki devlet hastanesinin Ekim’in hayatını kararttığını söyleyen anne Songül İlker, “Beyin EMG’si çekildi ama o kadar kötü çekilmiş ki. Sonuçları bana vermediler. Bir avukatın uğraşları sonucu bana verdiler ama bir doktor imzası bile yoktu. Onu bir radyoloğa gösterin dediler. Gösterdik, çok kötü çekilmiş tekrardan çekilmesi gerekiyor dedi ama çekilmedi. Denizli Devlet Hastanesi küçücük mercimek tanesi kadar bir şey var dedi o mercimek tanesi kadar şey Ekim’in bütün hayatını altüst etti” diyor.
Kıyafet, ayakkabı bulamıyorum
Sürekli uzuvları büyüyen Ekim’e annesi ayakkabı ve kıyafet bulmakta zorlanıyor. Songül İlker, “Sürekli ayakkabı, pantolon, tişört arıyorum bulamıyorum. Pantolon bulamadım, şalvar benzeri bir eşofman diktirdim çocuğuma. En son 47 numara ayakkabı aldım. Sürekli uzuyor, boyu 2 metreyi geçti” diyor. Çocuğuna yaşatılan zulme isyan eden Songül İlker, sözlerine şöyle devam ediyor: “Türkiye dışında yeryüzünde böyle bir şey yoktur. Bir buçuk yıl duruşmalara çıktık. Dosya boş tutukluluğuna devam denildi. Çocuğumun üzerine ifade veren kişi, ‘nişanlıyım evleneceğim hayallerim var etkin pişmanlıktan yararlanmak istiyorum’ dedi. Bütün suç Ekim’e kaldı. Somut delil yoktur şahıs beyanıyla diye 24 yıl verildi benim yavruma. Hiç işlemediği bir suçtan. Şoka girdik, benim oğlum neden içerde. Hakim, Ekim’e söylemek istediğin bir şey var mı dedi, Ekim dedi ki her şey ortada benim burada olmam suç.”
Çocuğumdan Gezi’nin intikamı alınıyor
Karara itiraz ettiklerini söyleyen anne Songül, çocuğunun cezaevinde yazdığı dilekçelere tepki gösterildiğini belirtiyor: “8 kez dilekçe verdi 25 Ağır’a, yeter artık yazma dediler. Ekim, ama ben suçsuzum, suçsuz olduğumu da gözünüze gözünüze sokuyorum dedi, yazma ne demek buna nasıl ceza verirsiniz diye tepki gösterdi. Çünkü olayla ilgisi yok zaten olay yerinde de değil. Gezi’nin intikamı alınıyor. Zaten Gezi’den sonra başladı bizim için her şey. Öncesinde biz eylemlere gidiyorduk. Gezi’nin intikamını almak için Ekim’e ceza verildi, hatta Ekim’de söylüyor Gezi’den sonra bana işbirliği teklif ettiler, ajanlıkta dayattılar ben bu onursuzluğu kabul etmediğim için tutukladılar. Hapishanede de dayattılar tekrardan kabul etmediğim için tedavim engelleniyor. Ama bu onursuzluğu nasıl kabul edersiniz? Suçsuz bir insan suç yüklemek kadar onursuzca bir şey olabilir mi? Oğlum, ben bunu nasıl kabul edebilirim diyor. Bunun için sağlığını yitirdi, bu çocuk yani benim bir tanecik oğlum.”
Hasta tutsaklar bırakılsın
Tüm hasta tutsakların serbest bırakılması için çağrıda bulunan anne Songül, “Ekim, Dersimli Kürt ve Alevi olduğu için bu zulme maruz kalıyor” diyor. Çocuğunun tedavi edilmesi için 490 gündür sesini duyurmak için nöbet eylemi yapan Songül İlker, duyarlılık çağrısında bulunuyor.
Akromegali nedir?
Akromegali, vücut yüksek seviyede büyüme hormonu ürettiğinde ortaya çıkan nadir fakat ciddi bir tıbbi durumdur. Akromegali vücudun kemiklerini ve dokularını etkiler ve anormal şekilde büyümelerine neden olur.
https://www.ozgurpolitika.com/haberi-gezi-nin-konusulmayan-mahkumu-185579