Kolombiya ‘Erdoğanı’nı nasıl devirdi?

Üst başlık: Kolobiyalı iki feminist kadın Helena Calle ve Laura Restrepo ile kadın mücadelesini, barış anlaşmasını ve kirli savaşı konuştuk:

Kolombiya’da her zaman güçlü bir kadın hareketi oldu. Ama kadınların mücadelesi her zaman savaş durumuna da bağlı oldu. Bazı kadınların bir çocuğu askerdeyken bir çocuğu gerilladaydı. Ona karşı da mücadele ettiler. Kadınlar çok yürekli davrandı. Büyük, güçlü yürüyüşler yaptılar. Çatışmalara karşı çıktılar ve yaşamı savundular. Onlar başka mücadeleler için de bir yol açtı.

Başarmakla kalmadık bizim ‘Erdoğanımız’ mahkemeye çıkacak. Gerillaya karşı savaşan paramiliter grupların finansmanını sağlamaktan yargılanacak. Ama tabi bunun kaynağına gitmek lazım. Barış Anlaşması, Hakikat Komisyonu’nun yolunu açtı, olanağı o sağladı. Bu yargılama da oraya dayanıyor. Özellikle savaş suçlarını yargılamaya yönelik sürecin önünü o açtı

2009 yılında gazeteciler büyük bir skandalı ortaya çıkardılar. Bizim ‘Erdoğan’ı nasıl devirdiğimizi şimdi anlatıyorum. Pek çok ergen genci (Resmi rakamlara göre 6 bin 402) kandırıp başka şehirlere gönderip size iş bulduk diyor, sonra gençler o şehirlere vardıklarında öldürüyorlardı, sonra da onlara gerilla kıyafeti giydiriyorlardı. Bu ortaya çıkınca o skandal insanları sokaklara döktü…

Kolombiyalı iki feminist kadın, bir çalışmaları için Türkiye’deydi. İstanbul Beyoğlu’nda buluştuk. Önce onlar, kadın mücadelesi üzerine benimle bir röportaj yaptılar. Röportaj bitince ben de “sizinle Kolombiya ve kadın mücadelesi üzerine röportaj yapmak istiyorum” dedim. Gazeteci Helena Calle ve öğretmen Laura Restrepo, gülümseyerek kabul ettiler. Bizi kırmayıp eşlik eden Zekine Türkeri’nin tercümesi sayesinde çok rahat bir iletişim kurduk. Onlar anlattıkça iki ülke arasındaki benzerlikler şaşırtıcı geliyor, dejavu hissine kapılıyorum.
Kadın mücadelesi yürüten Helena ve Laura ile öncelikle Kolombiya’daki kadın mücadelesini, sonra da 64 yıl süren silahlı mücadelenin nasıl barışa evrildiğini konuşuyoruz. Kolombiya’da kadınların şimdi öncelikli mücadelesi kürtaj hakkı. Sohbetimize ikisi de yanıt verdiği ve ortaklaştıkları için yanıtlara özellikle isim belirtmiyorum. Sözü Helena ve Laura’ya bırakıyorum:

Helena Calle – Laura Restrepo

Kadınların mücadelesi

“Şu sıralar kadınların en büyük mücadele alanı kürtaj hakkıyla ilgili. Biraz bu konuda Arjantinli kadınları takip ediyoruz. Onu suç olmaktan çıkarıp yasal hale getirmek için mücadele ediyoruz. Bunun cezası yok ama legal de değil. Bu konuda pek çok kurumun mücadelesi var. Resmi kurumların da mücadelesi var. Pek çok kadın kurumunun en büyük mücadelesi şu anda bu ve Kolombiya’da kadın mücadelesi bu konuya odaklanmış durumda. Özel bir klinikte büyük paralar ödeyerek kürtaj yaptırabilirsin ya da evde arkadaşlarının yardımıyla, başka da imkan yok. Kadınların yüzde 99’u kendisi yapıyor. Sadece kürtajların yüzde biri ancak legal olarak yapılabiliyor. Tam teşekküllü bir hastanede doktor tavsiyesi üzerine ve devletin müsaadesiyle. Kürtaj yapmak bir çocuk doğurmaktan daha güvenli. Çoğu Misoproshol diye bir ilaç kullanarak kürtaj yapıyor. Kadın hareketleri son 15 yılda bu yönetimi kendi kendileri keşfetti. Dozajı hakkında bilgilendiriyorlar ona göre kullanıldığında herhangi bir tehlikesi olmuyor. Bu ilaca ulaşmak da kolay değil ama kadınlar bir şekilde ulaşıyor. Yüzde birlik hak ise şöyle: Eğer kadınlar tecavüze uğramışsa, eğer doğurmak kadının hayatı için tehlikeliyse ya da doğacak olan için bir tehlike varsa o durumda doktor reçetesi ile yapılabiliyor. Onun dışında da hiçbir şekilde izin verilmiyor. Bu durumda o ilacı yazabiliyorlar yoksa doktorlar reçete etmiyor ve illegal satılıyor. Ancak kadınların mücadelesi sonucunda 2022’den bu yana bu ilaca da ulaşım daha kolaylaştı.”

Benzerlikler…

Kolombiya’daki kadın mücadelesi de çok tanıdık. Kurdistan ve Turkiye’deki kadın mücadelesini anımsatıyor. Mesela Kolombiya’da da savaşa karşı barışı savunanların başını kadınlar çekiyor. Hatta bunun için çok büyük eylemsellikler içine de girmişler. Kurdistan’daki Barış Anneleri gibi onların da Barış Anneleri var. Bu annelerin içinde bir çocuğu gerilla mücadelesinde, bir çocuğu da askerde olanlar olduğu için zorunlu askerliğe ciddi anlamda bir başkaldırı olmuş. Yine 90’larda Kurdistan’daki köy boşaltmaları ve zorunlu göçün bir benzerini yaşamışlar. Helena ve Laura kadınların bu alandaki mücadelesini şu sözlerle anlatıyor:

Zorunlu göç…

“Kolombiya’da her zaman güçlü bir kadın hareketi ve hareketleri oldu. Ama kadınların mücadelesi her zaman yaşanan savaş durumuna da bağlı oldu. Hem kırsal alanlarda yaşayanlar hem de büyük kentlerde yaşayan kadınların her zaman güçlü bir mücadelesi oldu. Birleşik bir halde militarizme karşı, savaşa karşı mücadele ettiler. Savaşın sonuçlarına karşı da mücadele ettiler. Savaşın neden olduğu ve yol açtığı tecavüzler, savaşın neden olduğu kayıplar, evlatları, eşleri, zorunluğu askerliğe gitmek zorunda kaldığı için kadınların buna karşı bir mücadelesi oldu. Bazı kadınların bir çocuğu askerdeyken bir çocuğu gerilladaydı. Ona karşı da mücadele ettiler. Barış istediler ve onun için de mücadele ettiler. Kadınlar aktif olarak savaşın içinde değil ama bu durum bile onların daha fazla acı çekmesine engel olmuyor. Çok fazla savaş koşullarında tecavüze uğrayan kadınlar var. Yerlerinden, yurtlarından olmak zorunda kalıyorlar. Bulundukları alanı terk etmek durumunda kalıyorlar. Kolombiya yerinden yurdundan edilen dünyadaki en fazla insan sayısının olduğu ülkelerden. 2013’e kadar bu konuda dünyada birinci sıradaydı. 2013’te Suriye’deki savaştan sonra ikinci sıraya geriledi. Ülke içindeki zorunlu göçten bahsediyorum. Tablo bu kadar vahim yani. Kadınlar çok yürekli ve yiğit davrandı, buna karşı mücadele ettiler. Askeri alanlara yürüyüşler yaptılar. Büyük güçlü katılımlı yürüyüşlerden bahsediyorum. Müzik, tiyatro hatta resim çizerek savaşa karşı çıktılar, çatışmalara karşı çıktılar ve yaşamı savundular.”

FARC’la barış anlaşması

Kolombiya’daki kadınların mücadelesi sonunda sonuç alıyor. Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) ile ordu arasında 60 yılı bulan savaş, 2016 yılında Barış Anlaşması ile yeni bir noktaya evriliyor. Buraya varmasında kadınların mücadelesi de elbette etkili oluyor. Savaş sona erince kadınların önceliği kendi özlük hakları, kayıpların akıbeti oluyor. Helena ve Laura kadınların güncel mücadelesini ve Kolombiya’daki işleyişe ilişkin şunları söylüyor:

“2016’da yapılan Barış Anlaşması’ndan itibaren kadın mücadelesi içerisinde yer alanlar resmi kurumlarda da yer almaya başladılar. Temel sorun halledildikten sonra kadın mücadelesi istenmeyen doğurganlığa karşı, kürtaj mücadelesine başladı. Önceliğini daha çok o tarafa verdi. Kadın sağlığına, kürtaj hakkına, doğurmama ya da istediği zaman doğurma hakkına evrildi. Kadın Özgürlük Hareketi’nden pek çok kadın şimdi resmi kurumlarda görev yapıyor. Bu doğal bir sonuç oldu. Devlet kurumlarındaki kadınlar devlet politikasını kadınlar lehine belirlemeye çalışıyor. Onun için de mücadele ediyorlar. Kadın mücadelesi hep devam ediyor, biz şu an verdiğimiz mücadeleyi o savaşa, çatışmalara hayır demiş, barış için mücadele etmiş kadınlara borçluyuz. Onlar başka mücadeleler için de bir yol açtı. Bazen devlet kurumlarındaki kadınları eleştiriyoruz, işin legal tarafına eğilip kadınların otonomi mücadelesini biraz arka planda tutmakla eleştiriyoruz ama bir ittifak halinde de bazı şeyleri yapıyoruz. Çünkü aynı zamanda kadın jenerasyonları temsil ediyorlar. O kadınlar bir kuşağı temsil ediyordu, biz yeni bir kuşağız.”

Women take part in a demonstration to mark the International Women’s Day in Cali, Colombia on March 8, 2023. (Photo by JOAQUIN SARMIENTO / AFP)

‘Erdoğan’larını nasıl devirdiler?

Dedim ya çok benzerlik var. Onlara bir de kendi ‘Erdoğan’larından nasıl kurtulduklarını soruyorum. Kolombiya’nın Erdoğan’ı César Augusto Gaviria Trujillo’dan kurtulmak kolay olmamış, ama nihayetinde başarmışlar. Nasıl olduğunu Helena ve Laura anlatıyor: “Başarmakla kalmadık bizim ‘Erdoğanımız’ mahkemeye çıkacak. Gerillaya karşı savaşan paramiliter grupların finansmanını sağlamaktan yargılanacak ve şimdi kendine yalancı şahitler arıyor. Ama tabi bunun geldiği yere de gitmek lazım. Barış Anlaşması, Hakikat Komisyonu’nun yolunu açtı, olanağı o sağladı. Bu yargılama da oraya dayanıyor. Barış İçin Adalet Komisyonu kuruldu. Barış Anlaşması’nın maddelerinden biri buydu. Özellikle savaş suçlarını yargılamaya yönelik sürecin önünü o açtı. Kolombiya’da 2019 ve 2021 arasında büyük sokağa çıkışlar ve gösteriler oldu. Bu duruma artık Kolombiyalıların dayanacak gücü kalmadı, sokağa indiler. İki ay boyunca ülke genelinde grevler oldu. Her ne kadar Kolombiya’da basının durumu iyi olmasa bile 2009 yılında büyük bir gazetecilik başarısı oldu. Büyük bir skandalı ortaya çıkardılar. Bizim ‘Erdoğan’ı nasıl devirdiğimizi şimdi anlatıyorum. Pek çok ergen genci kandırıp başka şehirlere gönderip size iş bulduk diyor, sonra o gençler o şehirlere vardıklarında öldürüyorlardı, öldürdükten sonra da onlara gerilla kıyafeti giydiriyorlardı. 16-17-18-19 yaşlarındaki gençler ve çok fazla gençten bahsediyorum. Onları öldüren polisler gerilla diyerek öldürdüğü gençlerin üzerinden kişi başına 1000 dolar kazanırdı. Bu basında tanıklarıyla birlikte ortaya çıkınca o skandal insanları sokaklara döktü. O süreçle ilgili yargılama sonuçlandı ve 2019’da yargı karar verdi. 6 bin 402 gencin öyle öldürüldüğünü açıkladı. Bu rakam muhtemelen çok daha fazladır. Bu rakam resmi olarak çözülmüş olan ve yargılaması yapılmış olanlar.”

64 yıllık silahlı mücadele bitti

Kurdistan’da öldürülen Kürt çocuklarının yanına silah bırakılır, gerillaydı denilerek meşrulaştırılırdı. Hatta 13 kurşun ile katledilen Uğur Kaymaz için de devlet güçleri bunu söylenmişti. Yine 13 yaşındaki Fatma Elarslan katledildikten sonra yanına silah bırakılıp çatışma süsü verilmişti. 11 yaşındaki Fatma Erkan’ın da katledildikten sonra yanına silah bırakılmıştı. Katledilen Kürt köylülerinin üzerlerindeki sivil kıyafetler çıkarılıp gerilla kıyafeti giydirildiğine çok kez tanık olunmuştu. Çok fazla örnek var. Tam da bunların benzeri Kolombiya’da da yaşanıyor. Helena ve Laura’dan dinliyoruz:

“Toplu mezarlarda ayakkabısı ters giydirilmiş gençler bulundu. Hangi gerilla, hangi savaşçı ters ayakkabı giyer? Bu toplu mezarlar ortaya çıkınca kayıp yakınları ve anneler mücadele etti. Annelerin mücadelesi üzerine de buralara varıldı. O skandalın patlamasıyla yargı kararının verilmesi 10 sene aldı. Bizim ‘Erdoğanımızın’ adı César Augusto Gaviria Trujillo, liberal sağdan bir destekçisi vardı Juan Manuel Santos Calderón, kendi ortağıydı ama ona karşı yarıştı. Santos’un daha uç ve kapitalist önerileri vardı. Kolombiya savaş boyunca uluslararası şirketlere kendi toprağını sattı. Maden çıkarılacak yerleri sattı. Ama o satılan yerler özellikle dağlardı ve gerillaların kontrolünde olan yerlerdi. Şirketlere çok ucuza satıldı. Bizim görüşümüze göre Santos, bu uluslararası şirketlere dedi ki biz Barış Anlaşması imzalayalım ki siz oralardan maden çıkarabilesiniz. Gaviria ise hepsini öldürelim diyor. Santos daha akıllı davranalım diyor, öldürmeyelim Barış Anlaşması imzalayalım. Bu sayede endüstriyi ve madenciliği geliştiririz fikrindeydi Santos. Bize göre faşizm kaybetti kapitalizm kazandı. Kanada ve ABD bundan dolayı mutlu. 2009’da o skandal ortaya çıkıyor. 2010’da Santos hükümete geliyor. Gaviria gidiyor. Gaviria’nın yargılanmasının yolu açılıyor çünkü Gaviria başka türlü yargılanamazdı. Santos imzalıyor. Santos nihayet Barış Anlaşması’nı imzalıyor ve 64 yıllık silahlı çatışmalara son veriyor. Birkaç nesil arka arkaya sadece savaşı biliyorduk. Savaşsız dönem görmemiş nesillerden bahsediyorum. Böylece Santos Nobel Barış Ödülü’nü kazanmış oldu.”

Gerilla devlet başkanı

Kolombiya’nın kuzeyindeki Cordoba yönetim bölgesine bağlı Cienaga de Oro kasabasında 19 Nisan 1960’da doğan Gustavo Petro henüz 17 yaşındayken, 1970’lerde kurulan “şehir gerillası hareketi” 19 Nisan Hareketi’ne ya da daha bilinen adıyla M19’a katılır. Hükümetle 1990 yılında anlaşarak silah bırakan M19’un eski üyelerinden Petro, ilk kez 1991’de Meclis’e girer, 2012-2015’te Bogota belediye başkanlığı yapar. 2006’da senatör olduğu Kolombiya’da, 2010 ve 2018’de girdiği devlet başkanlığı seçimini kaybeder ancak pes etmez. Eski bir gerilla olan Petro, 8 Ağustos 2022 tarihinde Kolombiya’nın ilk solcu ve gerilla devlet başkanı olarak göreve başlar. Peki Kolombiya’da kadın mücadelesi yürüten Helena ve Laura, Petro için ne düşünüyor:

“Önce Santos kazandı 2014’e kadar o baştaydı, Barış Anlaşması da o dönem yapıldı. Santos’tan sonra Ivan Duque 2018’de kazandı. O da Gaviria’nin kuklasıydı. Yani inişler-çıkışlar kolay olmadı. Kovid geliyor bir şey yapamıyor. O Barış Anlaşmalarını ihlal etmek için, yok saymak için elinden geleni yaptı ama artık çok geçti. Çünkü sadece eleştirebileceğimiz uluslararası şirketler değil halk Barış Anlaşması’ndan mutluydu. O Barış Anlaşması’nı halk sahiplendi. 2019-2021 arası büyük patlamalar oldu, insanlar sokağa çıktı, ülke çapında grevlere sahne oldu ülke. Petro şimdi ki başkanımız daha önce 2 kez aday oldu kazanamadı ama nihayet üçüncü de kazandı. Petro 90’larda bir gerillaydı. Aynı zamanda büyük bir entelektüeldi. Kolombiya tarihinde ilk kez solcu bir hükümet var. Hala inanamıyoruz. Başardık ama inanamıyoruz. İlk defa bir solcu aday olmadı tabi, 90’lı yıllarda solcu adaylar oldu ama hiçbirinin yaşama şansı olmadı. En iyi ihtimalle seçim döneminde öldürüldüler. Ama Petro hem yaşamayı, hem de kazanmayı başardı.”

Gerillalara suikastler…

Barış Anlaşması’ndan sonra FARC gerillalarına çok yoğun suikastler oldu. “Suikastleri kimler yaptı? Bu barış sürecini ve Barış Anlaşması’nı nasıl etkiledi” diye soruyorum Helena ve Laura’ya: “Bir taraftan hiç kimse bilmiyor bir taraftan da herkes biliyor, suikastleri paramiliter güçler yaptı. Etkiledi tabi, Barış Anlaşması’nın ilk maddelerinden biri kimsenin kimseyi öldürmemesiydi. Ama bir taraf öbürlerini öldürmeye devam etti. Bu öldürülenlerin çoğu artık gerilla değil, doğduğu büyüdüğü köye dönmüş, orada tarım yapan kişilerdi. Bu kişileri kendilerine tehdit olarak gördüler. Madenlerin sahipleri, devlet desteği ile oraya çökmüş olan güçler kendilerine tehdit olarak gördü. Halbuki onlar sivil ve kendi toprağına dönmüş insanlardı. Sonuca ulaşmak, ya da kim bu emirleri verdi, kim yaptı demek kolay değil. Şimdi Kolombiya’da şöyle bir mesele ve dram hep oldu. Yoksul bölgelerdeki çocukları devşirdiler. Onlardan kiralık katil yaptılar. Şöyle yaptılar; önce onları uyuşturucuya bağımlı hale getirdiler, sonra da tetikçi olarak kullandılar. Barış Anlaşması’nın imzalanmasından sonra dönenleri öldürdüler, sendikal faaliyet yürüten liderleri öldürdüler, entelektüel insanları öldürdüler ve çoğunu bunların eliyle öldürdüler. Ve çoğu ergen gençliğinin ilk yıllarındaki çocuklardı, yoksulluk içinde devşirilmiş, uyuşturucuya bağlanmış insanlardı. Bunun tespiti hiç kolay değil. Eski gerillaların öldürülmesiyle ilgili devam eden davalar da var ama aileleri çok umutlu değil. Çünkü biliyorlar onu tespit etmek kolay değil. O korumayı sağlamak kolay değil çünkü binlerce genç öyle düşürüldü.”

Gençler uyuşturucuya düşürülüyor

Faşizm her yerde benzer işliyor. Önce çocuklar uyuşturucuya bağımlı hale getiriliyor ve daha sonra devlet kendi çıkarları için bu düşürülen çocukları kullanıyor. Kurdistan’da da çok yaygın bir politika olarak işletilen bu özel savaş yönteminin Kolombiya’da da benzer şekilde işletildiğini öğreniyoruz. Kim kimden aldı emin değilim ama kirli suç ağları birbirlerinin yöntemlerini özgürlük mücadelesi yürütenlerden daha çabuk alıyor gibi geliyor. Helena ve Laura’yı dinliyoruz: “Kolombiya’da sadece cinayetler yargılandı öbürlerine sıra gelmedi çünkü o kadar çok öldürme oldu ki. Davalar sadece sonuca varsın varmasın öldürmelerle ilgili oldu. Ve kayıplara karıştı. Çünkü orada mücadele edeni öldürüyorlar. Farz et ki senin köyüne bir tane santral kuracaklar sen ona karşı mücadele ettin seni yargılamıyorlar, seni gözaltına almıyorlar, tutuklamıyorlar. Sen biliyorsun ki başına bir şey gelecekse o ölüm olacak. O yüzden yargılamaya sıra gelmeden hemen vurup öldürüyorlar. En fazla bir mesaj alıyorsun, ya Facebook’tan ya da telefon ile o mesaj gönderiliyor, mesaj ise genelde ’24 saatte o mücadeleyi bırak ya da ülkeden çık yoksa sen bilirsin’ gibi tehdit oluyor. Ya oto sansür yapıp duruyorsun ya da tehditlere karşı ülkeden gidiyorsun. Durmayanları da vuruyorlar.”

Güven ittifaka

Seçilen bazı solcu liderler bir süre sonra hayal kırıklığına neden olabiliyor. Ya da düzene teslim oluyor. Peki Kolombiya’da nasıl gidiyor? Gustavo Petro nasıl bir yol izliyor? Helena ve Laura anlatıyor: “Petro sosyal demokrattır, reformisttir ama öyle büyük bir hayal kırıklığı yok henüz. Feminist olarak bizim eleştirimiz var. Kendi hükümeti döneminde kadına karşı şiddetle suçlanan ya da kadına karşı eylemlerle suçlanan insanlar da var. Büyük kesim özellikle solcuların büyük bir kesimi bir kişiden ziyade yaptığı ittifaklara güveniyor. Mesela başkan yardımcısı siyahi bir kadın Francia Márquez, bunlar ilerici bir politika için önemli. O kolektif güven veriyor. Bir de bazı bölgelerde özyönetimler var. Tabanda mücadele eden özyönetim yerlerinde olan kişilere güveniyoruz.”

https://www.ozgurpolitika.com/haberi-kolombiya-erdogani-ni-nasil-devirdi-177528

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir