Devletin Kürtlere yönelik zulüm politikası, soy kütüğünü takip eder. Neneden toruna, anneden oğula, dededen toruna, babadan oğula, Kürt’ün gelinine uzanan bir silsile izler. Bu kara defter, gaddarlığın tarihidir, nice yaşama kıyar ama yine de boyun eğdiremedikçe kursakta kalan bir kılçığa döner.
Özge Özbek, daha yeni ameliyat masasından kalkmışken tutuklandı. Cezaevinde tümörleri arttı. Geçtiğimiz gün dengesini kaybedip düştü. Beyninde kanama var, o halde cezaevinde tutuluyor. Hayati riski var, ancak o onurunu çiğnemediği için bırakılmıyor. Özge’nin asıl tümörü devlet!
Devletin Kürtlere yönelik zulüm politikası, soy kütüğünü takip eder. Eğer varlığına yönelik bu cendereyi kabul etmemişsen, ailecek mimlenirsin. Neneden toruna, anneden oğula, dededen toruna, babadan oğula, Kürt’ün gelinine uzanan bir silsile izler. Bu kara defter, gaddarlığın tarihidir, nice yaşama kıyar, ancak boyun eğdirilemeyenler kursakta kalan bir kılçığa döner. Bu yaşamla sınanan bir tarihtir. Ama artık öyle mağdurlukla ilerleyen bir bilinç değil bu. Tarihin seyri bu açıdan değişti. Kürt asla boyun eğmeyecek, bu eşiği çoktan aştı. Ancak yine de hayat pahasına onurlu durmanın nasıl bir zulümle karşılaştığını da tarih kaydetmeli. Makbule Özbek’i yani Beyaz Tülbentli, Barış Annesi, Direniş Ana’yı hatırlar kamuoyu. Kadim zamanlardan gelen bilge bir bilinçle halkının izini takip etti Makbule Ana. Tam 4 kez tutuklandı o yaşında. Kalp krizi geçirdi, onca sağlık sorununa rağmen uzun süre bırakılmadı. 73 yaşındaki bu Kürt anneye “örgüt üyeliği”nden 7 buçuk yıl ceza verdi bu yargı. Kamuoyu oluştu, bu Kürt ana sonunda bırakıldı, şimdilik dışarıda ama aileye yönelik devletin mimlemesi bitmedi. Şimdi gelini Özge Özbek, aynı zulmün muhatabı. Zulüm nasıl iktidarların mirasıysa, direniş de toplumların mirasıdır. Nesilden nesile geçen…
Hastaneden cezaevine…
Özge Özbek Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Bölümü öğrencisi olduğu yıllarda açılmış davadan “örgüt üyesi” olduğu gerekçesiyle hakkında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 22 Kasım 2011 tarihinde 6 yıl 3 ay hapis cezası verilir. Yıllar geçer ve Özbek, üniversiteyi tamamladıktan sonra Diyarbakır Valiliği’nde Sosyal Hizmetler Uzmanı olarak çalışmaya başlar. Sonraki yıllarda beyninde oluşan tümör nedeniyle 27 Ekim 2020 tarihinde İstanbul Acıbadem Hastanesi’nde açık beyin ameliyatı geçirir, ameliyat sonrası hakkında çıkarılan yakalama kararı nedeniyle tedavi gördüğü hastanede gözaltına alındıktan sonra tutuklanır ve Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na götürülür.
Cezaevinde kalamaz
Tedavi süreci tamamlanmadan tutuklanan Özge’nin sağlık durumu ciddiyeti korur ve eşi Özgür Özbek, hukuki süreç başlatır. O süreci Özgür Özbek, şöyle anlatıyor: “Yaptığımız başvurular sonucu İstanbul ATK tarafından 3 ay infaz erteleme kararı verilmişti. 3 ay bittikten sonra tekrardan tutuklanarak Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’ne götürüldü. Sağlık Bakanlığı Darıca Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 24 Aralık 2021 tarihli Sağlık Kurulu’nun vermiş olduğu kararda hapishane şartlarında kalması uygun değildir raporu olmasına rağmen İstanbul ATK tarafından reddedildi.”
2 ayrı rapor!
İki hastaneden 2 ayrı rapor verildiğine dikkat çeken Özgür Özbek, süreci şöyle anlatıyor: “Daha önce Darıca Farabi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 24 Aralık 2021 tarihinde heyet raporunda cezaevinde kalamaz raporu vermişti. Bu raporun normalde 2 yıl geçerlilik süreci var. 9 Haziran 2022 tarihinde tekrar Gebze Fatih Devlet Hastanesi’ne yapılan başvuruda durum bildirir raporunda cezaevinde kalabilir raporu verildi. Verilen bu kararın objektif olduğunu düşünmüyoruz. Beyninde birden fazla tümör bulunduğu için sürekli kontrol altında olması gerektiğini ameliyatı gerçekleştiren Prof. Dr. Necmettin Pamir tarafından bizlere söylendi. Ama ne yazık ki rutin bir hastane kontrolünden öteye geçmiyor. Başkalarının yardımı ve desteği ile ihtiyaçlarını giderebilecek durumdadır. Geçirmiş olduğu ameliyatın ağırlığı da dikkate alındığında ayrıca hijyen bir ortamda bulunması gerekir. Yine sağlık raporları ve belgelerde de beyninde birden fazla tümör olduğu kaydediliyor, tedavisi devam ediyor ve tekrar ameliyat olması gerekiyor. ”
Makbule Özbek’i yani Barış Annesi, Direniş Ana’yı hatırlar kamuoyu. Kadim zamanlardan gelen bilge bir bilinçle halkının izini takip etti. Tam 4 kez tutuklandı o yaşında. 73 yaşındaki bu Kürt anneye “örgüt üyeliği”nden 7 buçuk yıl ceza verildi. Şimdi gelini Özge Özbek, aynı zulmün muhatabı.
Beyninde 10’dan fazla tümör var
Cezaevinde ağrıları şiddetlenen Özge Özbek 21 Kasım 2022 tarihinde Gebze Fatih Devlet Hastanesi’ne götürülür. Burada çekilen MR sonuçlarında beyninde 10’un üzerinde tümör tespit edilir. Ve cezaevine girdikten sonra hızlı bir şekilde tümörlerin arttığı gözlenir. Tümörlerin büyümesinden kaynaklı sol kulağında yüzde 70 işitme kaybı oluşur. Eşi Özge’nin ağır bir açık beyin ameliyatı geçirmesi sebebiyle temel yaşamsal ihtiyaçlarını tek başına karşılamayacak durumda olduğuna dikkat çeken ve tedavisinin devlet hastanelerinde yapılmasının mümkün olmadığını dile getiren Özgür Özbek, “Özel hastanelerde veya üniversite hastanelerinde yapılması gerekiyor. Bir an önce müdahale edilmezse beyindeki diğer yaşamsal organlara hasar verileceği belirtildi. Hastalığının yarattığı olumsuzluklar artarak devam ettiğinden tedavisine Ankara’da devam edilmesi için Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na gönderildi. Buna rağmen iki aydan fazla süre beyin MR’ı çekilmemiş, tedavisi aksatılmış. Şu an hâlâ Sincan’da ve tek başına yaşamını devam ettirmede sıkıntı yaşıyor” diyor.
Ölüm riski bulunuyor
Önceki gün eşi ile telefon görüşmesi yapan Özgür Özbek, “10 Temmuz’da yaşadığı denge kaybı nedeniyle kafasını sert bir cisme çarpıyor. Daha sonra hastaneye kaldırılıyor. Çekilen MR ve tomografi sonucunda beyninde kanamanın olduğu ve tümör sayılarında ciddi artışların olduğu tespit edilmiş. Tetkiklerinin yapıldığı hastane doktorları tarafından ameliyat olması gerektiği fakat ameliyatının çok yüksek risk taşıdığı söylenmiş. Yüksek ihtimalle koma veya ölümle sonuçlanabilir denilmiş. Cezaevinde kalamaz raporu olmasına rağmen defalarca infazın ertelenmesi için yaptığımız başvurular Adli Tıp Kurumu tarafından reddedildi. Her geçen gün yaşam kalitesini ciddi bir şekilde etkileyen baş ağrıları, nöbetler ve denge kaybı yaşıyor. Daha fazla geç olmadan derhal infazın ertelenmesi gerekiyor ve tedavisini tam teşekküllü bir hastanede yapılması lazım” diyor.
Durumu çok kötü
Özge’nin normalde çok güçlü ve moralli bir kadın olduğunu söyleyen Özgür Özbek, “İçerideyken bile kendisi bize moral vermeye çalışır. Beyninde onca tümör olmasına rağmen onlarla barışık yaşamaya çalışır. Ama onunla son telefon görüşmemizde sesinden belliydi çok kötü olduğunu hissettim. Onu o kadar zorlamış ki denge ve işitme kaybı yaşamış” diye vurguluyor.
Devlet öç alıyor!
Daha önce annesi Makbule Özbek’in tahliye edilmesi için mücadele veren, şimdi ise eşi Özge Özbek için çabalayan Özgür Özbek’e soruyorum: “Önce annenizin tahliye edilmesi için mücadele ettiniz aradan çok zaman geçmedi şimdi de eşiniz için mücadele ediyorsunuz. Bu sizde nasıl bir duyguya neden oluyor, ne hissediyorsunuz?” Sorumu şöyle yanıtlıyor Özgür Özbek: “Aslında duygular hiçbir zaman değişmedi, bugün bir yandan eşim için mücadele ederken bir yandan da annem içinde mücadele bitmiş değil, tamam annem şu an dışarıda olabilir ama ruhu ve kalbi şu an gelini için atıyor. Bir yandan eşim için diğer yandan annem için mücadelem devam ediyor. Annem de tutuklandığı davadan 7.5 yıl ceza aldı ve cezası şu an istinaf mahkemesinde. Eşim ciddi sağlık sorunları yaşıyor, annem 73 yaşında birçok hastalığı bulunan bir Barış Annesi. Devlet, hasta ve yaşlı insanları bile kendine tehdit olarak görüyor ki bugün bu yaşananlar öç alma duygusu taşıyor.”
Özge Özbek’in mektubu
Çoklu beyin tümörü, epilepsi, astım rahatsızlıklarım bulunmakta, ayrıca depresyon tedavisi görmekteyim. 2020 yılında beyin tümörü ameliyatı sonrası hastanede tutuklandım. 3 aylık tehir tedbiriyle tahliye edilip 2021 yılı Ağustos ayında tekrar tutuklandım. Cezaevinde kaldığım süre içerisinde hastalığım hızlı şekilde ilerledi. Beyin tümörleri hızlıca çoğalıp büyüdü ayrıca Vertigo gibi dengesizlik belirtileri olan hastalıklar nüksetti. Beyin tümörü hastalığımın tedavisi bulunmakta ancak organlara baskı yapmaktadır. Şu an tümörden kaynaklı sol kulağımda işitme kaybı vardır. Bu durum ileride görme, hafıza, hareket kaybına kadar gidebilir. Cezaevinde kalamaz görüşlü heyet raporum olmasına rağmen ATK’nin onaylamaması nedeniyle hala cezaevindeyim. Ocak ayında yeniden heyet işlemleri başlatıldı. Gebze Cezaevi aracılığı ile ancak önceki MR ile karşılaştırıldığında anlamlı büyüme ve çoğalma olduğu, hayati risk oluşturabileceği söylendi ve acil bir şekilde Ankara’ya sevk edildim. Ancak Gazi Üniversitesi Hastanesi’nde mahkum koğuşu olmadığından ameliyat olamayacağım. Gama Knife (ışın tedavisi) için de daha önce ışın alan tümörler olumlu yanıt vermediğinden tek çözüm olarak 1 yıl sonra kontrol edilebileceğim ifade edildi. Bu süre içerisinde Sincan’da kalmaya devam ettim ancak cezaevi şartları sağlıklı bir insan için zorken hasta bir tutsak için çok daha zor oluyor. Yaşam içinde sürekli denge problemleri nedeniyle kafamı çarpıyorum, daha önce defalarca düşüp duvara çarptım, bazaya çok sık çarpıyorum. 10 Temmuz 2023 günü sabah uyandığımda bazaya, daha sonra da dengesizlik nedeniyle duvarda bulunan bağlamaya çarptım. Kafamda oluşan şişlik nedeniyle memurlardan acile götürmelerini talep ettim. İlk olarak kampüs içerisinde bulunan hastaneye götürüldüm. Çekilen tomografide çarptığım bölgedeki beynimde kanama görüldü ve 3 saat sonra tekrar tomografi çekildi, onda da kanamanın hala devam etmesi nedeniyle acil bir şekilde Etlik Şehir Hastanesi’ne götürüldüm. Travma yoğun bakımda müşahede altında tutuldum, serum vs. verildi. Çekilen yeni tomografide kanın dağılmış olması ancak tümörlerin hayati risk oluşturduğu, yapılacak tek müdahalenin cerrahi operasyon olduğu, bunun da yüksek ihtimal ile koma veya ölümle sonuçlanabileceği bilgisi verildi ve dilekçe yazmam istendi. Ben de sonucu koma veya ölüm olabilecek ameliyatı talep etmeyeceğimi ifade edip taburcu oldum. Şu an hala cezaevindeyim ve her geçen gün benim için daha riskli olmaktadır. Bu konuda insan hakları çerçevesinde gerekli uygulamaların aktifleştirilerek tahliye edilmeyi ve dışarıda istediğim doktor, hastanede tedavi görmeyi istiyorum.