Popülerlik kaygısı müziğin önüne geçti

90’ların hafızada kalmış birçok Kürtçe eserinin üretiminde yer alan müzisyen Memo Gül ile 90’ların kaybedilen ruhunu konuştuk: Şimdi dönemsel şarkılar yapılıyor, belki 24 saat bile gündemde kalmayan şarkılar. Bir günde Youtube açıyorsunuz önünüze 50 tane şarkı düşüyor. Bu arttıkça ve çoğaldıkça nitelik düştü. Yetenek de yok. Bu son dönemin şarkıcıları, müzisyenleri gerçekten emeksiz geliyorlar. Bir emek harcamak yerine nasıl meşhur olabilirim, diye düşünüyorlar.

Kürt müziği için 1990’lar rönesans yıllarıydı dersek abartı olmaz. Şimdi bir çırpıda söylenen şarkıların çoğu o dönemden hafızada kalmış. Her zamanın bir ruhu vardır. 90’lar, Kürt müziği için yeni bir zamanın ruhunu müjdeliyordu. Hayatla koşut giden bir müzik üretimiydi. Halkın mücadele ruhu şarkılara siniyor, derinliği olan nitelikli sanat üretimi gündelik hayatın ritmine ayak uyduruyordu. Mezopotamya Kültür Merkezi, (MKM) bu zamanın ruhunu yakalayan kolektif kurumdu. Halkın serhildanlarına eşlik eden bir müzik üretimi vardı. Toplumsal uyanışla sanatsal üretimin çakıştığı ender anlardan biriydi. İşte Memo Gül, tam da bu dönemde sahne alan Kürt müzisyenlerden idi. Birçok enstrüman çalar, hafızalara kazınmış şarkıların üretiminde yer alır.

İşte Memo Gül ile müzik yaşamını, 90’lar ruhunu, neden şimdi o düzeyde üretimin olmadığını, şimdiki zamanın tüketici yanlarını, saflığını yitirmenin, devasa toplumsal uyanışa ayak uyduramamanın nedenlerini konuştuk.

Çocuk yaşta müziğe başlar

Memo Gül, çok sayıda enstrümanı bir arada çalabilen ender Kürt müzisyenlerden birisi. Sesi de, sözü de, müziği de Kürt halkının hafızası kazınmış bir isim. 60’lı yıllarda ailesi Amed’den Adana’ya göç eder, Memo Gül de burada dünyaya gelir. Kendisinin tanımıyla Çukurova Kürtlerindendir. 1988 ve 1989 yıllarında yani daha çocuk yaşta düğün salonlarında müzisyenlerin enstrümanlarını taşıyarak işe koyulur. Ancak yeteneği daha çocuk yaşta ortaya çıkan Memo Gül, 1990 yılında artık müziğe adım atar ve bağlama kursuna yazılır. 3 ay gibi kısa bir sürede artık eline aldığı bağlamayı iyi düzeyde çalmaya başlar. İyiden iyiye bağlamaya hakim olan Memo Gül, artık Adana’daki kitlesel düğünlerde yerini alır. Kürtlerin yoğunlukla yaşadığı Dağlıoğlu, Gülbahçe, Newroz Mahallesi gibi birçok mahallede hatta Newroz Meydanı’nda sahne alır.

Artık MKM’li olur

Düğünler onun için ilk adım alır. Daha sonra Koma Azad ile tanışır. Tanışma sürecini Gül’ün kendisinden dinliyoruz: “O dönemler Mardin Derik’ten Koma Azad grubu Adana’ya geliyordu. Düğünler kitlesel olduğu için bazen düğündü bazen eğlenceydi. O dönem arada da düğün izni alınıyordu. Koma Azad ile bu düğünlerde tanıştık. Ben bağlamanın yanında ney öğrendim o dönem. Çeşitli enstrümanlar, ritim vurmalı enstrümanlar çalıyordum. Cümbüş, ud çalmayı öğrendim. O dönem Koma Azad geldiği için onlar da Diyarbakır’da MKM’nin bir şubesinin açılacağını söylediler ve bizimle gelir misin, gruba katılır mısın dediler. Bana da çok cazip geldi. 92’nin ortalarından Amed MKM Şubesi’ne gittik.”

Düğünler Kürtçe olmuyordu

90’lı yıllar Kürt halkının hafızasından silinmeyecek bir dönemdir. Köyler boşatılıp yakılıp yıkılıyor, gözaltında kayıplar yaşanıyor, insanlar işkenceden geçiriliyor, sokak ortasında insanlar katlediliyor. Kürtçe konuşmanın, şarkı söylemenin yasak olduğu, sadece bu yüzden insanların katledildiği bir dönemdir. Ki bu hala devam eden bir dönem. Ancak buna rağmen direnmenin sihrine varmış bir gerçeklik ortaya çıkar. İşte o dönem ortaya çıkan neredeyse her Kürtçe şarkı, Kürt halkının serhildanlarında dilden dile dolaşır.

Amed’de müzik yapmaya çalışan Gül, o döneme dair şunları söylüyor: “Yaklaşık bir yıl Amed’de çalıştık. Tabi o dönem faili meçhullerin olduğu dönemdi. Çok sıkıydı, bir düğün bile olmuyordu neredeyse. Olan düğünler de Kürtçe olmuyordu. Çoğu Türkçe oluyordu, insanlar çekiniyordu çünkü her gün katledilen insanlar vardı. O dönemde 93’ün Newroz’una kadar orada kaldım.”

İlk albüm

Memo Gül’ün yeteneği birçok kişi tarafından fark edilir. 1993 yılında İstanbul MKM’den birçok meslektaş Amed’de buluşur. Birçok enstrümanı bir arada çalma yeteneği İstanbul’dan gelen arkadaşlarının da dikkatini çekmiştir. Ve İstanbul’da kendisi gibi bir müzisyene ihtiyaç duyduklarını söylenir. Bu talebe kayıtsız kalamayan Gül, daveti geri çevirmez ve İstanbul’un yolunu tutar. O dönemlerde henüz 16-17 yaşlarında olan Gül, “O yıl Koma Azad’ın Şemal isimli albümünü yaptık grup ile birlikte. Orada da 3 şarkı söylüyorum solist olarak. Ondan sonra tabi Koma Azad, Amed Şubesi’nde kaldığı için artık albümden sonra yollarımızı ayırdık. O dönemde Koma Amed’in yeniden yapılanması durumu vardı. Birkaç arkadaş bir araya gelmişti. Eski elemanlarla birlikte ben onlara dahil oldum. Benim de grupta çalışmamı istediler. Böylece Koma Amed’e girdim. Sonrasında Koma Amed çalışmalarımız devam etti” diyor.

Tasfiye operasyonu başlar…

Ancak MKM’nin Kürt müziğine katkısı devleti rahatsız eder. Ve MKM’yi tasfiye planı devreye koyulur ve operasyon başlar. O süreci yaşayan Memo Gül, “Derguş albümünü yaptık ve Derguş albümün ilk başlangıç zamanlarından sonra MKM’ye genel bir operasyon yapıldı ve içinde ben de vardım. Beni aldılar. Açıkçası bana ‘burada kalmayacaksın’ dediler. 18 günlük bir gözaltı süreci oldu. ‘Defolup gideceksin, hepiniz gideceksiniz’ dediler. Sonra yurt dışına çıktım. Yurt dışına çıktıktan sonra zaten MKM’deki çalışmalarıma devam ettim. Avrupa’daki çalışmalara direkt dahil oldum. Benden sonra grubun 2 elemanı daha geldi ve biz Koma Amed’i burada devam ettirmek istedik. Derguş albümünü burada tamamladık. İki arkadaşımız da geldikten sonra artık yurtdışında Koma Amed’in en doğru bir kararla MKM’de kalmasına kararını aldık. Ondan sonra burada Çar Newa’yı kurduk. Tabi biz grup çalışmalarına alıştığımız için kolektif çalışmadır, birlikte çalışmadır, yani bir grup çatısı altında olmamız gerektiğini konuştuk ve Çar Newa’yı kurduk” diye vurguluyor.

Kürdistan’ın dört parçası: Çer Newa

Çar Newa’nın kuruluşu 98 yılında Almanya’da ilan edilir. İçerisinde Dr. Fikri Kutlay, Dr. Ahmet Kaya, Serhat Çarnewa, Süleyman Çarnewa ve Mehmet Gül vardır. Grubun adını neden Çar Newa olarak tercih ettiklerini Gül, şöyle anlatıyor: “İnsanlar genelde hep Çar Newa’nın anlamı 4 isim demek o yüzden siz niye üç kişisiniz, niye beş kişiniz diye soruyordu. Yok tabi Çar Newa’nın anlamı şuydu; Kürdistan’ın dört parçasından melodiler. Bu çerçevede bir çalışma yürüteceğiz, melodileri derleyeceğiz, icra edeceğiz yani o anlamda Çar Newa’yı dört melodi anlamında kurduk.”

Grup dağılır

Grubun dağılma sürecine dikkat çeken Gül, “2000’lerden sonra tabi her şeyde olan değişim gruplarda da oldu. 2000’lerden sonra artık gruplar dağılmaya başladı. Solistler çok ön plana çıktılar. Daha fazla ön plana çıkmak istediler ve genelde solistlerden kaynaklı gruplar dağıldı. Bizim grup da bunun kurbanı oldu tabi. İyi bir gruptu, elemanları çok verimliydi, güzel derleme çalışmaları yapılıyordu. Dr. Fikri, Dr. Ahmet Kaya derleme çalışmaları yapıyordu, bizler de burada düzenliyorduk ve icra ediyorduk; aynı Koma Amed’de olduğu gibi” diyor.

https://www.ozgurpolitika.com/haberi-populerlik-kaygisi-muzigin-onune-gecti-164897

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir