Deprem Günlükleri

Üşür ölüm bile…

Deprem Günlükleri -4- Günler geçerken, enkaz altında bulunanların sesleri bir bir kesildi. İnsanlar, soğuktan, açlıktan, susuzluktan bir bir can verdi. Arama kurtarma ekipleri geldiğinde artık çok geçti. Cenazeler, battaniyelere sarılı halde sokaklarda, kaldırımlarda kaldı. Moloz gibi çöplüklere döküldü. Her yanı ölüm kokusu sardı. Kefen yoktu, mezara götürecek araç yoktu, mezar bile yoktu! Gülcan Saltıcı, anne […]

Üşür ölüm bile… Read More »

Kuşlar hiç susmadı…

Deprem Günlükleri -3- Günler geçti, hala yardım yok. Bir saat bir yıl gibi geldi. 3 gün 3 asır… Zaman durmuş gibi. Enkazdaki sesler bir bir kesilirken, bu kez de açlık, çadır sorunu ve soğuk vurdu insanları. Çocuklar önce korkudan sonra da açlıktan ağlamaya başladı. Enkazdan sağ kurtulan 2 buçuk yaşındaki Helin, artık enkazları görmemek için

Kuşlar hiç susmadı… Read More »

‘Cehennemden bir kare’

Deprem Günlükleri -2- Saatler, günler geçti, ne gelen var ne giden. Selahattin o kadar çok çığlık duydu ki derin bir çaresizlik çöktü üzerine.  Dakikalar, saatler, günler derken sesler git gide azaldı, sonra sonsuzlukta kayboldu. Yardım sesleri kulaklarında çınlayıp duruyordu. Her enkazdan ses geliyordu, “Sesimizi duyan yok mu?” Sesleri duyan çoktu ama devlet yoktu! Naciye Öz’ün

‘Cehennemden bir kare’ Read More »

Mehmet’in tırnakları…

Deprem Günlükleri -1- Çığlıklar, bağırtılar, yardım sesleri gecenin karanlığını yırtıyor… Yitip giden onbinlerce hikaye, sakatlanmış milyonlarca hayat, bir ömür kulaklardan çıkmayacak yardım çığlıkları, sevdiklerinin yardım seslerini duyarak izlemenin dehşeti, donarak can verişlerini oturup izlemenin çaresizliği, ‘kutsal devlet’in bir mezar taşına dönüşmesi… Çok ağır… Elbistan’da yaşayan 60-70 yaşlarındaki Cennet Çetin’in kimi kimsesi yok. Depremle birlikte tek

Mehmet’in tırnakları… Read More »