Gülcan Dereli/Yeni Yaşam
Önemli haberlere imza atan Mezopotamya Ajansı muhabiri Ahmet Kanbal bir kez daha soruşturmanın hedefi oldu. Mardin Devlet Hastanesi’ndeki ihmali ortaya çıkaran Kanbal ile niye hedef alındığını konuştuk
Bütün dünya yeni tip koronavirüs salgınıyla mücadele ederken Türkiye’de durum maalesef farklı. İktidar, virüsün ciddiyetini ve ihmalleri anlatanlarla, hekim ve gazetecilerle ‘mücadele’ ediyor. Yetersiz tedbirlerden dolayı eleştirilerin hedefi olan hükümet bunu açığa çıkaranları da hedef tahtasına koyuyor. Gazeteci arkadaşım Mezopotamya Ajansı muhabiri Ahmet Kanbal da bunlardan en çok nasibini alanlardan. Önemli ve gündem yaratan haberlere imza atan Kanbal, yine yaptığı önemli bir haberden dolayı soruşturmaların hedefi oldu. “Testleri pozitif çıkan çocuklar diğer çocuklarla aynı ünitede iddiası” başlığı ile hazırladığı haberde Mardin Devlet Hastanesi’nde koronavirüs testleri pozitif çıkan 3 çocuğun, testleri negatif çıkan 7 çocukla aynı ünitede karantina alındıkları haberini yaptığı için ifadeye çağrıldı. Kanbal ile haber için görüşmek yapmak istediğim esnada emniyette ifade verdiği bilgisini paylaştı. Biz de meslektaşımıza haberini ve yaşadıklarını sorduk.
“Testleri pozitif çıkan çocuklar diğer çocuklarla aynı ünitede iddiası” başlığı ile hazırladığın haberden dolayı hakkında soruşturma başlatıldı. “Korku, panik yayma”, “halkı kin ve düşmanlığa sevk etme” iddialarıyla suçlanıyorsun. Bir gazeteci yaptığı haberle nasıl böyle suçlanır? Asıl yapılması gereken hastane yetkilileri hakkında soruşturma açmak değil midir?
Burada öncelikle şunu belirtmek ve vurgulamak isterim ki; söylemlerimin hiçbiri işini hakkı ile yapan sağlık çalışanları ya da hekimlere dönük değildir.
Asıl yapılması gereken aslında hastanede bu iddia üzerine inceleme yapılıp, o çocukların daha güvenli bir yere sevkinin sağlanmasıdır. Yaşam haklarının garanti altına alınmasının ardından ise sorumlular hakkında soruşturma başlatılıp, yanlışlığa ya da skandala sebep olanlara gerekli cezaların verilmesi gerekiyor. Biz gazeteciler haberlerimizi yaparken, birileri cezalandırılsın diye bir kavga vermiyoruz. Amacımız birilerini cezalandırmak değil, yanlış olan bir şey varsa ve bunda ısrar ediliyorsa kamuoyuna bunu duyurup, yetkililerin gerekli önlemleri almasını sağlamak ve yanlıştan geri dönmelerini sağlamak. Kamu adına denetçilik de diyebiliriz. Elbette ki; bu yanlışın sonucunda eğer birilerime bir zarar verilmişse haberlerimiz sorumluların cezalandırılması amacını da taşımaktadır. Ancak öncelik bilgi edinme hakkından da önemlisi yaşam hakkıdır benim nazarımda.
Haberimiz ile korku veya panik yaydığımız iddiası ise gülünçtür. Aksine yetkililer şeffaf olmayarak, kamuoyunu doğru bilgilendirmeyerek zaten toplumda yeteri kadar bir korku, panik ve kaygı yaratmış durumda. Toplum her gün acaba bakan ne açıklayacak, acaba kabine ne diyecek, acaba sokağa çıkma yasağı olacak mı, virüs kaptım mı, hastaneye gidersem bir şey olur mu, bakan doğru mu söylüyor, bugün evden çıkmazsam karnımı doyurabilir miyim kaygı ve korkusu ile zaten panik olmuş durumda. Bizim yaptığımız sadece hata yapan yetkilileri korkutup, paniğe sevk ediyor. Yetkililer yaptıkları hatanın farkında ve bunun üstünü örtme derdindeler. Bu nedenle de panik olmuş, duyulması sonrası korkuya kapılmış durumdalar. Bu nedenle de sağlık örgütleri ile görüşmesinde bizzat haberi doğrulayan kaynak olan Mardin İl Sağlık Müdürlüğü’nün şikayeti sonucu böyle bir soruşturma açıldı. Amaç bize geri adım attırmak ama beyhude bir çaba.
Haber kaynakların yani İl Sağlık Müdürlüğü SES heyeti ile görüşmesinde yayınlanan bilgilerin doğru olduğunu söylemesine rağmen hastane yetkililerinin durumu yalanlamış olmasını nasıl yorumluyorsun?
Hastane yetkililerinin durumu yalanlaması da ayrı bir skandal. Devlet kurumlarında ne yazık ki işler böyle dönüyor. Herkes her şeyi biliyor, görüyor ancak halk görmesin duymasın diye etik değerler bir kenara bırakılarak rahatlıkla yalan söylenebiliyor. Yapılan tam bir aymazlık, rezillik başka da bir şey değil. Yukarıda dediğim gibi aslında ortada bir yanlış var ve bu yanlışı düzeltecek bir akıl yürütmek yerine yanlışı gizleme derdine düşmüş yöneticiler ile karşı karşıyayız. Bu nedenledir ki; haberimizden bir gün sonra bile yanlışı düzeltmemiş, suç duyurusu ile yalanlama girişimleri ile uğraşmış, yanlıştan dönmek en son iş olarak dikkate alınmıştır.
Sağlık çalışanları zor şartlar altında yetersiz ekipman ile çalışmak zorunda bırakılmaktadır. Bu sorun da en başta bu eksikliklerden kaynaklanmıştır. Yine hastanenin yetersizliğinden kaynaklanan bir durum var ortada. Yapılması gereken öncelikle sağlık çalışanlarının daha iyi koşullarda çalışmasını sağlamak ve imkanları artırmak. Soruşturma, şikayet gibi işler İl Sağlık Müdürlüğü’nün işi değildir. Müdürlük işini doğu yaparsa biz de bu tür haberler yapmak zorunda kalmayız.
Daha önce de özellikle Mardin’de bazı önemli haberlere imza attın ve yine bunlardan dolayı birçok kez gözaltına alındın ve benzer süreçler yaşadın. Gazetecilik yapman engelleniyor mu? Bu soruşturmaları nasıl değerlendiriyorsun?
Gazetecilik yapmamız engelleniyor mu aslında? Evet, engellenmek isteniyor. Hepimizi engellemek istiyorlar ama işimizi bir şekilde yapıyor, yapmaya çalışıyoruz. Normalde zaten zor şartlar altında bir kamu hizmeti yapmaya çalışırken, şu korona günlerinde biz gazeteciler için yine değişen bir şey yok. Ben Mardin’de çalışmaya başladığım ve haberlerim yankı uyandırmaya başladığı ilk zamanlardaki yönelim tamamen şehri terk etmem üzerine kurulmuştu. Gözaltı ve tehditlerin arkası kesilmiyordu. Zamanla fayda etmediği görülünce şimdi her haberimize bir soruşturma açılıyor. Soruşturmalar da yıldırma amaçlı ama gazetecilik yapmak istiyorsak eğer soruşturma da beraberinde birçok şeyi de göze almak zorundayız. Ne yazık ki bu ülkede bu mesleğin doğasında bu var. Kalemimiz soğumasın.
Seninle bu haberi yapmak için görüştüğüm sırada yine emniyette ifade veriyordun. Neler yaşadın, anlatır mısın?
Yani çok bir şey yaşadım diyemem, ifade verip, ardından hastanede sağlık kontrolü yapılarak serbest bırakıldım. Şunu diyebilirim ki emniyette de salgına karşı bir kaygı olduğunu ve yetkililerin açıklamalarına güven duyulmadığını görebildim. Haberi yapma amacım ve haber kaynaklarım soruldu. Amacımızı anlattık, kaynaklarımızı saklı tuttuk. Sağlık kontrolü için götürüldüğüm Mardin Devlet Hastanesi’nde ise durumun vahametini bir kez daha gördüm. Çünkü muayenemi yapan doktorun sadece o birkaç dakikada dile getirdikleri yazdıklarımızın daha hiçbir şey olduğunu gösteriyor.
1 Nisan 2020 Çarsamba – https://yeniyasamgazetesi3.com/yazdiklarimiz-daha-hicbir-sey/